14 Ocak 2019 Pazartesi

Published Ocak 14, 2019 by with 0 comment

KADYANDA /YEŞİL ÜZÜMLÜ / FETHİYE

YEŞİLÜZÜMLÜ



    Muğla ilinin Fethiye ilçesine 18 km uzaklıkta Geryan Dağı’nın eteklerine kurulmuş en güzel yaylalarımızdan biri olan YEŞİLÜZÜMLÜ. Beldenin tarihi  belki de Lykia zamanından beri devam eder
Romalılar,Bizanslılar,Türkmenler,Selçuklular_Osmanlılar ve Türkler - her gelen geçen uygarlık -izler bırakmış ya maddi ya da manevi . Bu izlerin peşine takılırsak Yeşil Üzümlü halkının, gerek yabancıların gerekse de yerlilerin yerleşmesine gösterdiği hoşgörü ve misafirperverlik çoklu kültürün miraslarındandır diye düşünebiliriz bence.. Yeşil Üzümlü gerçekten çamlar arasından geçilerek gidilen güzel doğası , sakinliği , tarihi, insanların samimiyeti  ve modernliğiyle gerçekten görülmeye değer güzellikte.


      Kökeni Türkmen boylarına dayandığı söylenen dastar dokumacılığı hala yapılmaktadır. Fethiye yöresinde başta Yeşil Üzümlü olmak üzere Paşalı ve Ortaköy’de mekikli dokuma tekniği kullanılarak dastarlar üretilmiştir.
   DASTAR DOKUMALARI; yöredeki kadınların başlarına örtmek için yaptığı dokumalardır. Mekikli dokumalar genelde dastar, mendil, ipek, göynek ,kanat dokuması çeşitleri vardır.


          Dastar dokumacılığı yanı sıra “KUZU GÖBEĞİ FESTİVALİ” ve mantar tanıma gezileri düzenlenmektedir.
           Beldeye ismini veren üzümlerden yapılan şaraplar da turizm açısından son derece önemlidir.


Yeşil Üzümlü köyündeki evlerin çoğunluğu Osmanlı döneminden kalma 100-200 yıllık evler  ve orijinallerine uygun olarak restore edilmişler. Yöre halkı  kafe, lokanta, hediyelik
eşya satan dükkanlar olarak işletmeye açmışlar. ÇOK ŞİRİN OLMUŞLAR.
      Doğası, havası, ormanı, eski evleri, tarihi derken tüm bu güzellikleri İngilizlerde keşfetmiş ve ev almışlar. Yeşil Üzümlü'de çeşitli faaliyetlere ve aktivitelere de katılıyorlar.
Biz ordayken, kendi çocukları ve yöredeki çocuklara yaz okulu açmışlardı.Yoga, akıl oyunları, spor gibi çocukları eğitecek ve eğlendirecek faaliyetler yapıyorlardı. 




Yeşil Üzümlü’yü
sadece yazlık olarak değil yaşadıkları yer olarak görmeleri takdire etmeye değer.
  Buraya kadar gelmişken Kadyanda’ya kesinlikle çıkılmalı.Ama ondan önce Üzümlü'de Kadyanda diye bir restoran var müşterilerinin %80 ‘i İngiliz ve her geceye bir anlam yüklemişler, Türk gecesi, İngiliz gecesi gibi.
Müthiş animasyonlar ,gösteriler yapıyorlar ve eğleniyorsunuz. Tavsiye ederim .Çok renkli.
     Daha sonrasında Geryan Dağı'na doğru tırmanırken ,görülen yeşilin bin bir türlü  hali mi yoksa rüzgarın şarkısı mı bizleri etkiledi bilemiyorum. Sarhoş gibiydik.





Lykia’lar akıllı insanlarmış, doğal kale içinde doğanın bahşettiği tüm güzellikleri bulmuşlar ve su sorununa rağmen terk etmek istememişler. Orman içindeki antik kenti gezerken Kadyanda'da tüm günümüzü sıkılmadan  geçirebiliriz kanısına varıyoruz.Ya tiyatronun bulunduğu yerde taşlarda oturup Fethiye limanını ve Fethiye'yi 
seyrederek veya  sadece rüzgarın sesini dinleyerek bütün gün kalınabilir. Denenmeli.

YEŞİLÜZÜMLÜ TARİHİ FETHİYE'NİN TARİHİ GELİŞİMİ İLE AYNIDIR



KADYANDA'NIN TARİHİ
     
     Kadyanda’ya arabasız yürüyerek çıkmak daha keyifli olabilir.Ama zor bir parkur :)  

Geryan Dağı'nda bir tepe üstüne kurulu Kadyanda Antik kentinden ilk Sir Charles Fellows söz etmiştir. Charles Fellows (1799-1860 ) Lykia’nın birçok ören yerini saptamıştır.
Kadyanda'ya çıkan ana yol üzerinde mabetler ve yapılar bulunuyor demiştir ama maalesef günümüze kadar gelmemiştir.



    Kadyanda ismi Luvice Kodu-Wand yani “”Kadys tapınıcısı halk” anlamına geldiği söyleniyor. Kadyanda'nın tarihi bulunan kitabelerde anlaşıldığı üzere M.Ö.V. yüzyıla kadar gitmektedir.



    M.Ö. 168-167 ‘de Likya birliğine dahil olup birlik sikkesi bastıran 24 kent arasında Kadyanda'nın adı geçmektedir.
Kadyanda'nın Charles Fellows’dan alınan bilgiye göre çok köşeli ve dış yüzleri düz olan polygonal surlardan geriye sadece temel izleri kalmıştır.
Kadyanda Lykia tipi mezarları ile tanınmıştır.



    Sur duvarlarının bir kısmı ve kaya mezarları, Likçe kitabeler en erken dönemden kalan eserlerdir. Roma döneminde onarım görsellerde bize kalan en iyi durumda olan tiyatro
hamam, koşu pisti, agora, hangi tanrıya adandığı belli olmayan bir tapınak kalıntıları mevcuttur.



   Tapınak bölgesinin, altına inşa edilmiş, birbirine geçmeli dört büyük sarnıç ile su sorununa çözüm bulunmaya çalışılmış. Bu sarnıçların kapasitelerini inceleyerek Kadyanda'nın nüfusunun en az 1550 ile en çok 3850 kişi arasında değiştiğini söylemektedirler.
Kitabelerde, Kadyanda'nın  Antik Çağ'ın atletizm tören oyunlarının merkezi olduğundan  bahsediliyor.



      Kentin merkezinden, doğudan batıya doğru 9 metre eninde ve 900 metre genişliğinde olan alanın şehrin stadyum alanı olduğu sanılıyor.
Antik kente 1992 yılında Fethiye Müze Müdürlüğünce kurtarma kazısı yapılmıştır. Ören yerinin rahat ve kolay gezilebilmesi için 2.5 km uzunluğunda bir gezi yolu yapılmıştır.






          CHARLES FELLOWS 

1799-1860 yılları arasında yaşamış olan İngiliz arkeolog, Lykia’nın birçok ören yerini saptamıştır. 1832’de İtalya ve Yunanistan üzerinden Yakındoğu gezilerine başladı.
   1832’de güneybatı Anadolu’da Ksanthos ırmağı (Eşen çayı) vadisinde yer alan Ksanthos kentini buldu.1839’da bulgularını yayınladı. Lykia kentlerinden Tlos’un da bulunduğu 13 yerleşim yerini saptadı.



     1842’de Lykia kentlerinde yaptığı kazı ve araştırmalarda bulduğu yapıtları İngiltere’ye götürmek için gerekli izinleri aldı. Yetmiş sekiz kutu heykel, yazıt ve yapı parçalarını British Museum’a götürdü.



1844’te de M.Ö 5.ve 6.yy’a ait Harpiler ve Nereidler mezar anıtlarını İngiltere’ye taşıdı.
   1845’te bu hizmetlerinin karşılığı Sir unvanını aldı.

ESERLERİ: 1839-Küçük Asya Yolculuğu Sırasında Yazılmış Bir Günce
1840—LİKYA




1841—Likya’daki buluşlarının bir dökümü, Küçük Asya’daki ikinci yolculuğun güncesi

1842—Ksanthos Mermerleri




BİZ GEZERKEN ÇOK KEYİF ALDIK

SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM :)
      




      





  

0 comments:

Yorum Gönder