KARS
Gezme açısından, kolay bir şehir dedik ve başladık . Biz, üç bölge için gezi
planı yaptık. Ani Antik kenti, buz tutmuş Çıldır Gölü ve Kars’ın merkezini
gezmek.
Birincisi; Doğu Ekspresinden inince , otele gitmek için
bindiğiniz taksi, size Ani harabeleri ve Çıldır
Gölüne aynı gün içinde götürme teklifi yapıyor. Bir veya beş kişide
olsanız da 300 tl’ye götürür-getiririm teklifinde bulundu.
İkinci ; Kars’ta bazı yerel tur şirketleri, aynı gün de Ani
harabeleri ve Çıldır Gölü kişi başı 60 tl ye götürüp—getiriyorlar.
Üçüncüsü ise ; Ani Antik Kenti için İl Özel İdaresinin bir
minibüsü, saat 11.00 de özel idarenin
önünden kalkıyor.45-50 km yolu 20 tl’ye(gidiş-dönüş) götürüyor ve saat 14.30 kadar bekleyip geri getiriyor.
Çıldır Gölü içinde
Belediyenin minibüsü 10.oo da Belediye binasının önünden kalkıyor. 20tl’ye
45-50 km yolu götürüyor ve saat 14.30 kadar bekleyip geri getiriyor.
Dördüncü-Araba kiralamak ama buzlu yollarda araba kullanma tecrübeniz yoksa araba
kiralamanızı tavsiye etmem. Kaldığımız süre içinde hiçbir aracın buzda
kaydığına şahit olmadık. Neden kaymadıklarını sorduk,kar lastiklerini her sene yenileniyormuş ve bir de tecrübe dediler. Kar yağdı diye okullarda tatil olmuyormuş, trafikte
yoktu.
Kars merkezi,
kalesi ve civarı yürüyüş mesafesinde, yalnız Fethiye cami ‘den müze için
minibüse bindik.
Birinci günü; Sabah7.30’da kaldığımız polis evinden yöresel
lezzetleri denemek için kahvaltı yapmadan çıktık. İlk defa gördüğümüz şehrin
sokaklarında kaybolmak , geniş caddelerinde
Balkan mimarisi ile yapılmış taş evlerin aralarından geçmek,
enteresan olan ise sokaklarda insan kalabalığı olmaması . Sessiz ve sakin bir
şehir ve de çok farklı…
Saat 9.00da kahvaltı
yapmak için yerimizi bulduk, müthiş bir yerdi.ismi yanlış hatırlamıyorsam Kamer'di. ..tek kişilik kahvaltı aldık ve
iki kişi bitiremedik , hepsi de yöresel çeşitlerdi. Ketesi, pişisi, balı, eski ve
yeni kaşarları, reçeli,otlu peyniri, tereyağ da değişik baharatlarla pişirilmiş omlet, yöresel tatlısı, sınırsız çayı....İkramlar hiç bitmedi.Tavsiye ederim.
Ani Antik kentine
gitmek için İl Özel İdare'nin önünde bekleyen minibüse bindik . Saat tam 11.00de kalktı ve 40 dakikada bizi Antik Kent'in gişelerinin önünde bıraktı.14.30 geri
dönüş
Saat 15.30 gibi Kars merkeze gelince aç ve yorgunduk , ne yesek ne yapsak derken karşımıza Kosor cağ
kebapçısı çıktı ve hemen içeri girdik. Menü istedik , kibarca menü yok dedi sadece cağ kebabı varmış.Tek
çeşit dolması ikrammış. Lütfen uğrayın derim,müthişti..
Karnımız doyunca
enerjimiz geldi Kars kalesi ve civarını gezdik. Hava erken kararıyor. Akşam
saati hala tokuz ama gözümüz aç, eski Rus yapımı taş binalardan birine girdik
ve yine yedik yedik…İsmi Puşkin Cafeydi.Tatlıları tatmaya değer. Otele
giderken hava kararmıştı fakat sokak ışıklarının aydınlatması ile
sokaklar çok daha güzel görüntü veriyordu. Sanki başka bir ülkedeydik.
2. gün
İkinci gün , sabahın erken saatlerinde gene sokaklarda
gezindik, artık sokakları tanıyorduk,küçük şehrin güzelliği.Belediye önünden kalkan minibüse adres sormadan gittik. Minibüs tam 11.00 de kalktı
Kars ovasının kar altında olan manzarası ile yol aldık.
Çıldır Gölü, Ardahan sınırları içerisinde 40 dakika kadar sürdü. Çıldır Gölü
kenarında Atalay’ın yeri, Günay’ın yeri ve Kütük Ev vardı. Biz Kütük Ev’e gittik.
Çıldır Gölü’nün meşhur sarı balığını yedik. Biraz kılçıklıydı ama denenebilir.
Çıldır Gölü’nün meşhur sarı balığını yedik. Biraz kılçıklıydı ama denenebilir.
Kütük ev ise bir dinlenme tesisi şeklinde.
Üst katları otel, alt katı ise restorant. Gerçekten buranın konumu, manzarası çok güzel ancak fiyatı bize biraz pahalı geldi (günlük 300 tl ).
Üst katları otel, alt katı ise restorant. Gerçekten buranın konumu, manzarası çok güzel ancak fiyatı bize biraz pahalı geldi (günlük 300 tl ).
Çıldır Gölü, 2.5 metre buz tutmuştu, manzara gerçekten
farklı bir güzellikte . Benim
hissettiğim ; Dünyanın çok üstündeyiz ve aşağıya olta sarkıtıyoruz ve sadece
orası var başka bir yer yok.
Sonsuzluk gibi geldi bana.
Sonsuzluk gibi geldi bana.
Yürüdük, koştuk,
zıpladık, atların çektiği kızağa bindik-bir tur kişi başı 15 tl-, üşüyene kadar buz üzerinden
ayrılmadık.ve burada kışın şubat ayında kış oyunları festivali oluyormuş.Çıldır gölü üstünde araba yarışları,güreşler,cirit oyunları,at yarışları gibi farklı etkinlikler yapılıyormuş.Kaçırdığımıza üzüldük.Bir daha ki sefere diyelim ve oradaki kızak çalışanlarına sorduğumuz zaman buzun araba yarışında dahi hiç kırılmadığını öğrendik ve gerçekten şaşırdık.
Tabii gene dönüş geldi. Kars merkezden biraz uzak olan Fethiye Cami'ne bizi belediye şoförü bıraktı, Rusların kilise olarak yaptığı binayı
camiye çevrilmiş hali diğer örneklerinden çok daha dikkat çekici . Yürüyerek
müzeye gidelim dedik, yollarımı karıştırdık bilemiyorum uzak geldi. Müzenin , giriş
katında arkeolojik buluntuları üst kata ise yöresel yaşam içinde kullanılan
giysiler ve aletler vardı. Müzeden çıkınca tekrardan kalenin etrafını
,özellikle de iki Taş köprü ve Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini görmek istedik. Kar
yağışının başlaması ile kale, taş köprü, havariler kilisesi , taş evler,
Osmanlı evleri, sokaklar, ışıklar ile biz büyülendik.
Hiçbir acelemiz
yokmuş gibi ağaçların,yerlerin beyaza boyandığı
sokaklarda ,yürüdük alışverişimizi koşturmadan keyifli keyifli yaptık. Saat
20.00’de Hanımeli Kaz Evin'de yer ayırtmıştık.
Gecikmeli gittik , sorun yokmuş. Bulgur pilavı üstü kaz eti sipariş
verdim, kızım hengel (etsiz mantı) denemek istedi. İkimizde bitiremedik, porsiyonları
ile 2-3 kişi daha doyardı. Ellerine sağlık.
Asıl saat 21.30
‘da Aşıklar Atışması başladı. Sazları ve sözleri ile Kars’ın kültürel
zenginliklerini anlattılar. 2 saatin nasıl geçtiğini anlamadık. Genelde
turlardan kalabalık geldikleri için randevusuz almıyorlar. Bizim dikkatimizi
iki kaz evi dikkatimizi çekti. Birincisi Kars kalesi karşısında ki “ Kars Kaz Evi
“diğeri çağ kebapçının yanındaki” Hanımeli Kaz Evi”. Biz ikincisini tercih
ettik
sahibi hanım gibi
restoran da doğal , samimi geldi.
Biz keyif aldık . Tercih sizin
Ertesi gün sabah sekizde
Doğu Ekspresine bindiğimizde , Kars’ı bu kadar geç keşfettiğimiz e üzüldüm ve her
mevsimde ayrı güzellikler bulunacağına inandığım şehre tekrar gelmek dileğimizle
ayrıldık.
KARS İSMİ VE SERHAT ŞEHRİNİN VE GEZDİĞİMİZ YERLERİN
TARİHİ GEÇMİŞİNE GÖZ ATALIM
KARS İSMİ NEREDEN GELMEKTE
M.Ö.130-127 tarihleri arasında Kafkas Dağları’nın kuzeyinden
Dağıstan’dan gelerek bölgeye yerleşen Bulgar Türkleri’nin “Velentur” boyunun
“karsak oymağından” gelmektedir.
Kars isminin en önemli özelliği, Türkiye’deki en eski Türkçe
ismini taşıyan il olmasıdır.
Kars isminin anlamını ise;
Kaşgarlı Mahmud (M.S.1008-1105), Divanü Lügat-it Türk adlı
eserinde kars adını “deve tüyünden ya da koyun tüyünden yapılan elbise” olarak
açıklamıştır.
Fahrettin Kırzioğlu ise, Gürcüce “kari” (kapı) kelimesinden
ve kapı şehri tabirinden geldiğini söylemektedir.
KARS’IN TARİHİ
Kars'ı araştırırken tarihi gerçekten beni çok zorladı ve şaşırttı , sınır şehri olmak kolay değilmiş.
Savaşlar, akınlar, fetihler, değişik kültürde ki uygarlıklar ve farklı dinler, guruplaşmalar ,kavgalar
bitip tükenmemiş yüzyıllardır. Belkide en sakin dönemi Cumhuriyetten sonra kendini yeni yeni toparladı .Dünya'ya ve Türkiye'ye neler yaşadığını gördüğünü,acılarını ,mutluluklarını, kültürel zenginliklerini anlatmaya başladı. Gidilip görülmesi ve anlatılması gereken şehirlerimizden biri.
Bölgenin bilinen ilk yerleşenleri,
M.Ö.5000-4000
yıllarında Doğu Anadolu ve Azerbeycan’a yerleşen HURRİLER dir.
M.Ö.9 -6 yüzyıllar arasında dönemin önemli uygarlıklarından
biri olan URARTULARA ev sahipliği yapmıştır. Urartu krallığı , Van Gölü ve
çevresi merkez olmakla birlikte
Çıldır, kuzeydoğuda Gökçe Gölü çevresi, Doğuda İran içleri, Güneydoğuda
Urmiye Gölü, güneyde Şanlıurfa, Batıda da Fırat Irmağı ile sınırlıydı.
Urartu Krallığı, İskitler ve Kimmer’ler akınları sonucu
M.Ö.665 yılında bölgeden çekilmek zorunda kalmışlardır.
İskitlerin
egemenliği ise M.Ö.145 yılına kadar sürdürebilmişler. Partlar, İskit
egemenliğine son vererek Karsak Beyliğini kurmuşlardır.
Partlar ve bunlara bağlı olan Ermeni derebeylikleri zaman
zaman bölgeye hakim oldular.M.Ö.1.yüzyılda Pontos Krallığı’nı yıkan Romalılar ,
bölgeye M.S.2 yüzyılda egemen olmuşlardır.
M.S. 395
yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce bütün Anadolu gibi bölge Bizans’ın
toprakları oldu. Bu dan sonra bölge , Bizans ile Sasaniler arasında sık sık el
değiştirdi
Ve buradaki derebeyleri bazen İran bazen de Bizans’a tabi
oldu. M.S.7.yüzyılda İslam orduları bu bölgeyi fethedince , Ermeni derebeyleri
Abbasi halifelerine tabi oldular.İslamiyet,Kars ve civarında
yayıldı.10.yüzyılda Kars’a 50 km uzaklıkta Ani şehrini başşehri yapan Ermeni
derebeyleri 1044 yılında Bizanslılar tarafından bölgeden çıkarıldılar. Yirmi
senelik Bizans
Hakimiyetinden sonra 1064 yılında Selçuklu Türkleri
tarafından fetih edilerek Türk Şaddatlı
beyliğinin emrine verilmiştir. Kars, Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilen
ilk parçası oldu.
Bu fetih 1071 Malazgrit savaşından yedi sene önce olmuştur.
Alparslan ve oğlu Melikşah döneminden sonra yeniden karışıklıklar başlamıştır.
Melikşah’ın oğulları arasında çıkan taht kavgaları sonucunda düzensizlikler baş
göstermiş. 1200 yılında Kars ve Ani’yi Gürcü Atabeylerin hakimiyeti görülür.
1239’da Moğollar tarından tahrip ve istila edilir. Moğollar
Anadolu’dan çekilince 1406’da Karakoyunluların 1467’de Akkoyunluların ve
1543’te Kanuni Sultan Süleyman Kars’ı Osmanlı egemenliği altına almıştır.
Sıcak denizlere
açılmak isteyen Ruslar ilk olarak 1807’de Kars’a saldırdı , Osmanlı ordusu ,
Rusları yenerek, Tiflis’e çekilmelerini sağladı. Daha sonra ise 1821-1828’de Kars topraklarına akınlar yaparak
15 Temmuz 1828’de önce şehri, daha sonra iç kaleyi işgal etti. 1829’da
imzalanan Edirne Antlaşması ile Ruslar geri çekilmek zorunda kaldılar.
Rusların, Kars’a
olan aşırı ilgileri yüzünden 1853-1856 yılları arasında tekrar savaşları
başlattılar. 16 Haziran 1855 tarihinde (Kırım savaşı), Rus orduları , Kars
şehrini kuşatınca,
Müşir Mehmet Vasıf
Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu 135 süren Rus kuşatmasına karşı, Kars halkı ile birlikte kahramanca bir savunma
yaparak 29 Eylül 1855 günü Kars zaferi kazanılmıştır. Ruslar, 1856’da Paris
Antlaşması ile bu bölgede 5 ay kaldıktan sonra geri çekildiler.
Sultan
Abdülmecid’in fermanı ile 3 yıl süreyle vergiden muaf tutularak Kars Şehrine
GAZİ ünvanı verilmiştir.
***Naif
Efendi tarafından madalya resimleri, Mr. Robtson tarafından madalya kalıbının
hazırlandığı altın, gümüş ve bakırdan “KARS ZAFER MADALYALARI” yaptırılmıştır.
Kars zafer
madalyalarının bir yüzüne Kars Kalesi diğer yüzüne ise Sultan Abdülmecid
Tuğrası bulunmaktadır.
Madalyalar; 7 dirhem ağırlığında, 3.6 cm çapında altın, 29.7 gram gümüş
ve 7 dirhem ağırlığında bakırdan 23.000 adet yaptırılarak 1856 yılında Kars
zaferi kazanan
Günümüzde
İstanbul Arkeoloji Müzesinde , altın , gümüş ve bakırdan yapılmış “KARS ZAFER
MADALYALARI” bulunmaktadır.
1877-1878 ( 93
harbi) ; Müşir Gazi Muhtar Paşa, sayıca üstün olan Rusya kuvvetlerini üç meydan
muharebesinde yendi. Bunun üzerine Rus ordu komutanını Rus Çarı azletti. Müşir
Gazi
Paşa dördüncü bir savaşa girmedi. Stratejik sebeplerden
dolayı Erzurum’a geri çekti. Kars, 18 kasım 1877’de üçüncü kez işgal edilmiş
oldu.
Savaş sonrası imzalanan 3 mart 1878 tarihli
Ayastefanos Antlaşması’nın19.maddesi gereğince Osmanlı devleti Rusya’ya
Bir milyar dört yüz on milyon ruble savaş tazminatı ödemek
zorunda kalıyordu. Ancak aynı madde Osmanlı devletinin mali güçlüklerini
dikkate alarak bu tazminatın bir milyar
Yüz milyon rublelik kısmı yerine Kars, Ardahan, Batum ve Bayezid’i Rusya’ya vermesini kabul ediyordu. Geriye kalan 310 milyon rublenin 300 milyonu Rus hükümetine
Yüz milyon rublelik kısmı yerine Kars, Ardahan, Batum ve Bayezid’i Rusya’ya vermesini kabul ediyordu. Geriye kalan 310 milyon rublenin 300 milyonu Rus hükümetine
10 milyonu ise Osmanlı devletindeki Rus tebaasından savaştan
zarar görenlere ödenecekti. Çarlık yönetiminde 40 yıl kalan Kars, Ardahan,
Artvin nihayet
1917’de
Rusya’da yaşanan Ekim Devrimi’nin ardından kurulan Bolşevik hükümetinin
savaştan çekilmesi sonucunda imzalanan 3
Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile
Rusya, Kafkasya’da 1877 öncesi sınırlarına çekilmeyi kabul
etti. Böylece Osmanlı devleti Birinci Dünya Savaşı’nda her yerde toprak
kaybederken , Kafkasya sınırında Kars ve
Ardahan’ı
geri almış oldu. Iğdır da daha sonra Taşnak Partisi
yönetimindeki Ermenistan ile yaşanan savaşın ardından geri alındı. Fakat, 6 ay
sonra Mondros Anlaşması gereği ordunun çekilmesi ile
Kars tekrardan zor
durumda kalmıştır. Çözüm
olarak, 5 kasım 1918’de Milli İslam Şurası adı ile demokratik bir yerli hükümet
kurdular. Bu hükümet 18 Ocak 1919’da 131 temsilcinin katılımıyla
gerçekleştirilen
“Büyük Kongre” ile “ Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti” adını
aldı. 30 Ekim 1920 yılında 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Kars’ı
Ermenilerden geri aldı.
20 Kasım’da
Ermeniler ile yapılan ateşkesin ardından 22 Kasım 1920’de Gümrü’de başlayan
barış görüşmeleri 2 Aralık’ta sonuçlandı ve Ermenistan Hükümeti ile T.B.M.M
Hükümeti arasında barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşma
ile Kars Sancağı’nın bütünü Türk topraklarına kaldı.
16
mart 1921’de Sovyet Hükümetiyle imzalanan Moskova Antlaşması ile Kars ve
Artvin’in çözüm
olarak, 5 kasım 1918’de Milli İslam Şurası adı ile demokratik bir yerli hükümet
kurdular. Bu hükümet 18 Ocak 1919’da 131 temsilcinin katılımıyla
gerçekleştirilen
“Büyük Kongre” ile “ Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti” adını
aldı. 30 Ekim 1920 yılında 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Kars’ı
Ermenilerden geri aldı.
20 Kasım’da
Ermeniler ile yapılan ateşkesin ardından 22 Kasım 1920’de Gümrü’de başlayan
barış görüşmeleri 2 Aralık’ta sonuçlandı ve Ermenistan Hükümeti ile T.B.M.M
Hükümeti arasında barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşma
ile Kars Sancağı’nın bütünü Türk topraklarına kaldı.
16
mart 1921’de Sovyet Hükümetiyle imzalanan Moskova Antlaşması ile Kars ve
Artvin’in Sovyet Rusya ile sınırları belirlendi .
Kars’ın tarihini araştırırken,
yüzyıllardır yapılan savaşlar, akınlar, isyanlar, her seferinde yağmalamalar.
Serhat şehri olmak çok zor yaşam koşullarına sahip olmak demek olduğunu
anladım.
Kars merkez
1877-1888 Osmanlı—Rus savaşı sonunda Kars 40 yıl Rus
işgalinde kalınca. Ruslar ,şehirde yeni imar çalışması başlatmışlardır. Ruslar,
karsı askeri vilayet olarak ilan etmişler.
1890 ‘lı yıllarda Hollanda’dan getirdikleri mühendislere
yeni okullar , askeri binalar, kiliseler, evler, lojmanlar, av köşkü gibi binalar yapmışlardır.
Günümüze kadar
gelen 175 tane bina koruma altına alınmıştır. Büyük çoğunluğu şahısların
mülkiyetinde konut olarak kullanılmakta , diğer kalan kısım ise belediye
binaları
kaymakamlık, valilik binaları olarak kullanılmakta. Şehir
planı birbirine dik kesen ızgara planlı caddelerden oluşmuştur. Baltık mimari
tarzda düzgün kesme bazalt taşından tek katlı, iki katlı,
Nadir olarak üç katlı binalar yapmışlardır. Bu binaların
giriş cepheleri yalancı sütunlar, bordür kabartma taşlar ile süslenmiş olup iç
mekanları genelde uzunca bir koridor etrafına
İç içe açılan oda ve salonlardan oluşmuştur. Binanın iç
mekanında şömine biçiminde peç adı verilen ısıtma sistemidir.
KARS MERKEZDE OSMANLI KONAĞI OLAN
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA KONAĞI
Ortakapı Mahallesinde yer alan konak 19.yy'ın ilk çeyreğinde inşa edişmiş
Osmanlı dönemi yapılarındandır.Konak 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında
Kars'a gelen Doğu Cephesi Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa 1877-1878
yıllarında 1 yıl süreyle karargah binası olarak kullanılmıştır. Konak
özgün Osmanlı Mimari yapısıyla şehirdeki önemli sivil mimarlık örneklerinden
birisi olup özellikle konağın birinci katındaki ahşap süslemeli balkon
dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
Konak günümüzde Kars Valiliği tarafından restore edilerek Gazi Ahmet Paşa
Sergi Salonu olarak hizmet vermektedir. (Ortakapı Mahallesinde)
RUS’LAR TARAFINDAN BALTIK MİMARİ TARZINDA YAPILAN ÖNEMLİ BİNALAR
KARS MERKEZDE OSMANLI KONAĞI OLAN
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA KONAĞI
Ortakapı Mahallesinde yer alan konak 19.yy'ın ilk çeyreğinde inşa edişmiş
Osmanlı dönemi yapılarındandır.Konak 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında
Kars'a gelen Doğu Cephesi Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa 1877-1878
yıllarında 1 yıl süreyle karargah binası olarak kullanılmıştır. Konak
özgün Osmanlı Mimari yapısıyla şehirdeki önemli sivil mimarlık örneklerinden
birisi olup özellikle konağın birinci katındaki ahşap süslemeli balkon
dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
Konak günümüzde Kars Valiliği tarafından restore edilerek Gazi Ahmet Paşa
Sergi Salonu olarak hizmet vermektedir. (Ortakapı Mahallesinde)
MALİYE MİSAFİRHANESİ
1895 tarihinde iki katlı ve dikdörtgen planlı olarak inşa edilen binanın ikinci katının batı cephesi ahşap süslemeler olarak yapılmış, bu özelliği ile şehirdeki
Baltık dönemi mimarisinin en önemli yapılarından biridir. Cumhuriyetin ilanından sonra uzun süre Kars adliyesi olarak kullanılan bina 1987 yılında
İç mekandaki orijinal peç (ısıtma sistemi) korunarak restore edilmiş ve halen misafirhane olarak kullanılmaktadır.
DEFTERDARLIK BİNASI
Kars’ın Baltık mimari tarzında yapılmış binalarından. Üç katlı binanın dış cephesindeki kartuş süsleme dikkat çekicidir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Valiliği binası olarak kullanılmış 1980 yılından beri Defterdarlık binası olarak kullanılmaktadır. ( Ortakapı Mahallesi )
Dış cephesi andezit taşından yapılan ve dışarıya bakan cephelerinde kartuş süslemeleri bulunan binanın kuzeye bakan cephesindeki ahşap balkonu
Da orijinal halinde korunmuştur. 1880 tarihinde inşa edilen iki katlı bina kışlık konak olarak kullanılmış. Cumhuriyetin ilanından sonra ziraat bankası olarak kullanılmış daha sonra uzun bir süre öğretmen evi olarak kullanılmış. Günümüzde Güzel Sanatlar Fakülte Binası olarak kullanılıyor. ( Yusufpaşa Mahallesinde-kalenin arka tarafı-)
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI
İki katlı ve dikdörtgen planlı bina Kars tren istasyonundaki gar binalarından birisidir. Cumhuriyet ilanından sonra Kars Gümrük binası olarak kullanılmış. 2001
Yılında restorasyonu yapılarak kent Konseyi Binası olarak hizmet veren bina ,2014 yılında tekrar Gümrük Müdürlüğü olarak kullanılmaya başlamıştır.
( Cumhuriyet Mahallesinde)
SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI
1907 yılında yapılan bina 3 katlı olup, giriş cephesi olan doğu cephe duvardaki yalancı sütunlar ve kartuş süslemeleri dikkat çekicidir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars devlet hastanesi olarak kullanılmış, 1980 yılında restore edilerek Sağlık Müdürlüğü olarak kullanılmaya başlanmıştır. ( Ortakapı Mahallesinde)
VALİ KONAĞI
1883 tarihinde tek katlı olarak ‘L’ planlıdır. Doğu yönündeki binanın giriş cephe duvarı yalancı sütun ve rölyef süslemelidir. 1921 Kars Antlaşmasının imzalandığı
Konak Cumhuriyetinin ilanından sonra Vali konağı olarak kullanılmaktadır. (Ortakapı Mahallesinde)
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI
Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Ortaokulu ve Kars Lisesi olan bina, 1981’den bu yana restore edilerek İl Emniyet Müdürlüğü binası olarak kullanılıyor.
( Ortakapı Mahallesinde)
Merkez Yusuf Paşa mahallesinde bulunan iki katlı düzgün kesme bazalt taşından bordür süslemeli olarak yapılmıştır. Bina 2001 yılında restore edildikten sonra dış süslemeleri de etkileyici olan bu bina turistik amaçlı otel olarak hizmete vermektedir. (Yusufpaşa mahallesinde)
Tek katlı ve düzgün kesme bazalt taşından kışlık konak olarak inşa edilen Baltık mimari tarzındaki bina Cumhuriyetin ilanından sonra Sanayi ve Ticaret
Odası olarak kullanılmaktadır. ATATÜRK’ÜN 6 Ekim 1924 tarihinde Kars iline gelişinde ziyaret ettiği binalardan olması açısından da önemlidir. (Yusufpaşa Mahallesinde)
Baltık mimari tarzda yapılan Hekim Evi binasının dış cephesi Barok mimari tarzında yalancı sütunlar, rölyefler ve kartuşlarla süslenmiştir. İki katlı kagir bina Kars’ın ilk Konservatuvar binası olarak bilinmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Doğum evi olarak kullanılan bina daha sonra zirai donatım binası , son olarak da Hekim evi olarak kullanılmış. Günümüzde ise Çheltikov otel hizmet vermemektedir. (Yusufpaşa mahallesinde)
Baltık mimari tarzında yapılan iki katlı binanın kuzey ve batı cephe duvarları bordür ve yalancı sütunlarla süslenmiştir. Bina Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Kars ordu evi olarak kullanılmış 1990 yılında Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. Günümüzde ise Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) hizmet binası olarak vermeye devam etmektedir. (Ortakapı Mahallesinde)
BELEDİYE BİNASI
Baltık mimarisi tarzında tek katlı olarak yapılan bina Kars ilinin ilk kız Lise binasıdır. Binanın cephe duvarlarında Barok sanatının süsleme unsurları bulunmaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Belediyesi binası olarak hizmet vermektedir. (ortakapı mahalesinde)
ESKİ ANADOLU LİSESİ BİNASI
Kars şehrinde Baltık mimari tarzı Kilise olarak yapılmış, dış cephe mimari tarzı şehirdeki diğer baltık mimari tarzından farklı olarak dörtgen, beşgen ve altıgen şekilli bazalt taşından yapılarak süsleme elemanları ile özgün bir yapıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarından 1960 yıların sonuna kadar ziraat bankası olarak hizmet vermiş. 1980 yılına kadar boş kalmış restore edilerek Anadolu Lisesi olarak kullanılmıştır. 2006 yılından sonra ise İl Özel İdaresine devredilmiş şuan İl Genel Meclisi olarak kullanılmaktadır. (Cumhuriyet Mahallesinde)
TUNCER GÜLENSOY EVİ
1897 tarihinde inşa edilen binanın iç ve dış mimarisinin orijinal özellikleri korunarak restore edildikten sonra kışlık konak olarak kullanılan bina Cumhuriyetin ilanından sonra Ticaret Borsa binası olarak hizmet vermiş daha sonra şahıs mülkiyetine geçmiştir. Binanın batısındaki giriş cephesinin Barok süsleme tarzı
İle birlikte arka bahçedeki büyük ahşap balkon Baltık mimari örneklerinden en önemlisini teşkil etmektedir.
( Yusufpaşa Mahallesinde)
( Yusufpaşa Mahallesinde)
KARS KALESİ
Kale’ye çıkmak için
dik bir yokuş çıkmak gerekiyor, kalenin arka tarafından taksi veya özel araçlar
kalenin içine kadar çıkıyorlar ve manzara doyumsuz. Denenmeli.
M.S.1153 yılında Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik
İzzeddi’nin emri ile Veziri Akay Tarafından yaptırılmıştır. Kenti çevreleyen
dış kale surları da 12. yy’da inşa edilmeye başlanmış
1386 tarihinde 1386 tarihinde Timur tarafından yıkılan kale
1579 yılında Osmanlı Padişahı lll.Murat’ın fermanı ile Kars’a gelen Lala Paşa
tarafından kale ve dış cephe
Surları yeniden yaptırılmıştır. 1616 ve 1636 yıllarında
onarım görmüştür. Merkez kale dışında surlar 27.000 metre uzunluğunda olup, 220
burçtan meydana gelmiştir.
1877-1878 yılında
Rus savaşından sonra Orijinal özelliğini yitirmiştir. Rus’lar bir süre
hapishane olarak kullanmıştır. Kalenin üç kapısı bulunmaktadır.
1.
Sukapısı veya Çeribaşı kapısı (batıda)
2.
Kağızman kapısı
(ortakapı)
Kars kalesi içinde 12.yy’dan
kalma Celal Baba Türbesi, Askeri Koğuşlar, Cephanelik ve mescit yer almaktadır.
( Kaleiçi Mahallesinde)
EVLİYA CAMİİ (EBU’L HASAN HARAKANİ)
Kars kalesinin eteklerinde olan
Evliya camii ve Türbe, kale'ye çıkarken ve inerken uğranacak güzargahta.
Evliya cami 1579’ da Lala Mustafa
Paşa tarafından Ebu’l- Hasan Harakani
adına yaptırılmıştır.. 1628
yıkılmış daha sonra tekrardan yapılmıştır. Minaresi 1579 yılından beri
yıkılmadan kalmıştır. Cami tekrardan yapılırken minarenin yerine de kalmış.
Diğer camilerden farklı olarak minare caminin avlusundan yükselmektedir..
Evliya Cami külliyesi içerisindeki türbe,
şehit olduğu 1033 yılından 31 yıl sonra Kars’ın Alpaslan tarafından
fethedilmesi sırasında yapılmıştır. Türbenin etrafında 21 adet
Mezar daha bulunmaktadır. Bu
mezarlardan birisi 1767 yılında Kars Beylerbeyi Kethüda Mehmet Paşa’ya ait
Kars’taki tek kavuklu mezardır.
M.S.963-1033 yılları arasında
yaşayan evliyanın asıl adı Ali Bin Ahmed Caferidir. Bugünkü İran’ın Horasan
bölgesinde Bistam kasabasına bağlı Harakan köyünde doğmuştur.
Ebu’l Hasan Harakani tasavvufun
temel taşlarından birisi olup, İslam coğrafyasında ve tasavvuf dünyasında da
üstün bir yere sahiptir.
Ebu’l Hasan Harakani’nin bilgisi, ilmi ve
maneviyatı Yusuf Hemedani’den Ahmet
Yesevi’ye, Şemsi Tebrizi’den Mevlana ve Yunus Emre’ye kadar yüzlerce velinin
Kalbine değmiştir.
Mesnevi’sinde geniş veren Mevlana Celaleddin-i Rumi onun
için “Din’in Şeyh-i” ifadesini kullanarak “Bizim söylediklerimiz Ebu’l Hasan
Harakani’den aldıklarımızdan
Başka bir şey değildir” demiştir.
( Kaleiçi Mahallesinde)
( Kaleiçi Mahallesinde)
HAVARİLER KİLİSESİ
----KÜMBET CAMİİ
M.S.932-937
tarihleri arasında Bagrat’lı Kral Abbas
döneminde Ermeni-Gürcü Kilisesi
olarak inşa edilmiştir. Aynı zamanda 12 Havariye izafen yaptırılmış bir
kilisedir.
Düzgün kesme bazalt taşından yonca planlı ve sivri kubbeli
olarak inşa ettirilen Kilisenin Kubbe
kasnağını oluşturan dış cephe duvarlarında 12 havariyi simgeleyen insan
Rölyefleri vardır. Kilise 1064 tarihinde Selçukluların
Kars’ı fethetmelerinden sonra camiye çevrilmiş ancak 1878 tarihinde şehrin 40
yıllık Rus işgali altında kaldığı süre içerisinde
Kiliseye çevrilmiş. 1944 yılında tekrardan Kümbet cami adi
ile ibadete açılmıştır.
( Kaleiçi Mahallesinde)
YUSUF PAŞA CAMİİ
Yusufpaşa Mahallesinde bulunan camii 1579 tarihinde
lll.Murad tarafından yaptırılmıştır. 17. Yüzyılda Kars Beylerbeyi Seyit Yusuf
Paşa tarafından kendi adına 1664 yılında
yaptırılmış olup
Gri ve beyaz bazalt taştan inşa ettirilmiştir.Caminin giriş
kapısındaki Osmanlıca kitabe de günümüze kadar ulaşmıştır. İbadete açıktır.
(yusufpaşa Mahallesinde)
(yusufpaşa Mahallesinde)
TAŞ KÖPRÜ—l
Kars kalesinden inerken sağ tarafta kalıyor, taş köprüden
geçin ve sola dönün ve Güzel Sanatlar Fakültesine doğru ilerleyin . İki taş
köprü arasındaki Katherina cafe ve fakülte inanılmaz güzellikte ve bir de kar
yağıyorsa. Kesinlikle gidilmeli .
Kars çayının dere içi mahallesine akan kısmında kale içi
Mahallesi ile Sukapı mahallesini ayıran dar boğaz üzerinde M.S.1579 yılında
Osmanlı padişahı lll.Murat’ın emri ile LalamPaşa tarafından yaptırılmıştır. Üç
tonoz kemerli olarak yaptırılan köprünün tamamı düzgün bazalt taşından yapılmış
olup daha sonra bir kısmı yıkılan köprüyü Karahanoğlu Hacı Ebübekir 1725 yılında
yeniden yaptırmıştır. Günümüzde kullanılmaktadır.
( Kaleiçi Mahallesinde)
( Kaleiçi Mahallesinde)
TAŞ KÖPRÜ__ll
İki Taş köprü arası 500 metre kadar.
Kars çayı üzerinde 19. Yüzyılda yapılan köprü kesme bazalt
taştan 3 gözlü olarak inşa edilmiştir. Günümüzde kullanılmaktadır.
(Sukapı Mahallesinde)
(Sukapı Mahallesinde)
1877-1878 Osmanlı -Rus savaşında sonra Rus’lar Kazak
askerleri için yaptırılan kilise Alexandır Nevisky Kilisesi olarak
bilinmektedir.
Cumhuriyetinin ilanından sonra uzun bir süre spor salonu
olarak kullanılan kilise binası 1985 yılında Kars Müftülüğü tarafından iki
yanına , taş kaide üzerinde ,
Yuvarlak gövdeli taştan ve iki şerefeli birer minare yapıp
cami olarak ibadete açmıştır.
(Cumhuriyet Mahallesi)
HAMAMLAR
Kaleiçi Mahallesi ve Sukapı Mahallesinin kesiştiği yerde
Kars Çayının doğu yanında 18.yy da iki kubbeli, dikdörtgen planlı ve düzgün
kesme bazalt taştan yapılan Mazlumağa hamamı, 17.yy sonundaki iki kubbeli,
dikdörtgen planlı yapılan Topçuoğlu hamamı Kars’ın önemli hamamıdır. Kars
çayının batısında ise İlbeyioğlu hamamı Osmanlı mimari tekniğinde yapılmıştır.
Topçuoğlu hamamı sergi salonu olarak kullanılmaktadır.
( Kaleiçi Mahallesinde)
( Kaleiçi Mahallesinde)
BEYLERBEYİ SARAYI
Kars Kalesinin eteğinde Lala Mustafa Paşa tarafından
yaptırılan 1579 yılında yaptırılan Saray iki katlı olup tamamı düzgün bazalt
taşından yapılmıştır.
Saray 1878 yılına kadar Sancak Konağı olarak kullanılmış,
1918 yılına kadar Hükümet konağı olarak kullanılmış, 1918 yılında terk
edilmiştir. Günümüzde
Harabe halindedir.
( Kaleiçi Mahallesinde)
( Kaleiçi Mahallesinde)
Kars iline 42 km uzaklıkta 78 hektar büyüklüğündeki alan üzerine kurulmuş olan Ani Antik kenti 4.5 km, uzunluğundaki dış cephe surları, sur içerisinde bulunan cami, kilise, hamam, saray,
Kervansaray, köprü v.b yapılardan oluşmaktadır.
Giriş ücretli (10tl) ve tanıtım yapan levhalar yetersiz. Araştırıp giderseniz daha bilinçli ve keyifli olur.
TARİHİ
TARİHİ
İlk gördüğümüzde , dağların ,tepelerin arasında, in cinin top oynadığı yerde en yakın merkeze çok uzak dedik ama çağlar boyunca paylaşılamamış ve uğrunda savaşlar yapılmış.
Ani’ye yerleşen uygarlıkların hemen hemen kalıcı olmak için han , hamam, cami, kilise, kale v.b yapmışlar. Nedir bu kenti bu kadar değerli kılan diye
düşünürken.?
düşünürken.?
Nedeni belli imiş biz bilmiyormuşuz.
Birincisi güvenlik;
Ani’nin güneydoğusundan geçen Arapçay ve Vadisi, kuzeybatısındaki Alacasu ve
Vadisi ile doğal olarak korunan bir platoda yer alıyor.
İkincisi ; Şehrin su ihtiyacını, debisi yüksek olan
Arapçay’ın dan karşılanması .
Üçüncü ise ; İpek
yolunun, Anadolu’ya ilk giriş yolu üzerinde olması Antik Kenti aynı zamanda
ticaret merkezi yapmıştır.
Korunaklı , Sulak
bir arazi ve ticaret merkezi ,yanılan bizleriz . Daha ne olsun.
Türkiye-Ermenistan
sınırını ayıran Arapçay nehrinin volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir
ortaçağ şehridir.. Arapçay ve Alacasu Vadilerine hakim yüksek bir kayalık
üzerinede
Tarih öncesi
dönemde antik kentteki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki
volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur. Bugünkü antik kenti oluşturan iç
kale M.S.4.yy’da
Kars şehrine ismini veren Karsaklılar tarafından
yaptırılmıştır.
“ Anı bir dünya ama
dünya bir Anı değil” denilmiş vakti zamanında. Anı’nın onurlandırılmasının
nedeni ise yüzyıllar boyunca değişik ulus ve dinleri bünyesinde toplamasından
gelen çok kültürlülüğü.
Bagratlı krallığı zamanında
884-1045 yılları arasında kent en parlak dönemini yaşadı. 961 yılında
3.Aşot döneminde Bagratlı Krallığının yönetim merkezi oldu. Bagratlı Krallar ll.Smbat ve l.Gagik
döneminde şehir surları onarılıp geliştiriliyor, bir çok kilise inşa ediliyor.
Bagratlı Krallarla Anı altın çağını yaşarken “Kırk kapılı ve bin bir kiliseli
şehir”
Olarak anılmaya başlıyor. Zamanla taht kavgaları başlıyor ve
başa geçen lll. Hovhannes Smbat şehri Bizans’a satıyor.1035 yılın da şehir halkı dan gizli olarak yapılan “satış”
tepki veren halk
Öldürüldüğü bir savaştan sonra şehir bir süre daha bağımsız
kalıyor.
Sultan
Alparslan tarafından 1064 yılında 25 günlük kuşatmadan sonra fethedilen Anı ,
Anadolu’da Türklerin ilk ele geçirdiği şehir unvanı alıyor. Alpaslan şehir
yönetimini
Bir Türk boyu olan Şeddadilere veriyor. Şehir Malazgirt
Savaşı’ndan yedi yıl önce ele geçirildiği için, hazırlık safhası ve geri
karakol olma özelliği ile Malazgirt Zaferine büyük katkı sağlıyor.
Moğollar
tarafından 1239 yılında istila edilen yakılıp yıkılan Anı’ya 1319 yılında ise
büyük bir depremden sonra yaşanmaz hale geldi deniyor.
Anı bütün bu yer üstü tarihinin yanında yer altında da yaşam
alanlarının olduğu söyleniyor. Resimli Kilisenin güneydoğusundaki
anakayanın altında bulunuyor. 100 m2 bir
çok odadan
meydana gelen bu “yer altı şehri” hem saklanma ve kiler
olarak kullanılırmış.
ANİ ANTİK
KENTİN SURLARI
Bagratlı kralı Aşot tarafından M.S.964 yılında yaptırılmaya
başlanmış daha sonra Kral lll.Sembat 978 yılında 2.takviye sur sistemini
yaptırmış 1064 yılında Selçuklu döneminde
Ani Beyi olan Ebu’l Menucehr 1064-1072 arasında 3.sur
sistemini yaptırmıştır. 4.5 km uzunluğu ve 5 metre yüksekliğindeki surlar
devetüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan
Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla
üçgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu
kapıların en önemlileri
Aslanlı kapı, Kars kapısı, Sarnıçlı Kapılarıdır. Aslanlı
Kapı kentin ana kapısı durumundadır. Surların dış cephelerinde haç motifleri,
aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeleri mevcuttur. Aslanlı
Kapı’nın bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı
Alparslan’ın kenti 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami
Kitabe
Mevcuttur. Kitabede ki yazı.
“Bismillahirrahmanim
Ebul Şuca Manuçeher Han
Bu
burçları baki kalsın
Diye bina eyledi”
BÜYÜK KATEDRAL
(FETHİYE CAMİİ)
Meryem Ana
Kilisesi de denmektedir. Temelleri Bagratlı Kralı ll.Sembat tarafından M.S.990
yılında atılmış bitirmeden ölünce kiliseyi eşi kraliçe Katranide 1010 yılında
tamamlamıştır.
Kilisenin mimari İstanbul Ayasofya Kilisesi’nin İkinci kez
inşa eden mimar Tiridat’dır.
Kilisenin planı
haç şeklinde olup yarı daire şeklindeki apsis , kilisenin diğer kısımlarından
yüksek ve heykel oyukları ile süslenmiştir. Apsisteki bu süsleme biçimi
11.yy.kilise mimarisinin örneklerindendir. Bazilikal haç planlı üç giriş kapısı
mevcuttur. Batıdaki halk kapısı, kuzeydeki patrik kapısı, güneydeki kral
kapısıdır. Kilise kemerli dar ve yüksek pencereler ile aydınlatılmıştır.
1064 yılında
Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Ani’yi fetih etmesinden sonra camiye çevrilmiş ve
ilk fetih namazı kılınmıştır. Bu sebeple Fethiye camide denilmektedir.
AZİZ PRKİTCH
(KEÇEL) KİLİSE
Aziz prkitch (Kutsal kurtarıcı) Kilisesi, M.S.1036 yılında
yapılmış olup zemini daire planlıdır. Kral lll. Yıllarında Simbat tarafından
yaptırılan kilise. Mimarisi kubbeli ve iki kısımdan oluşmaktadır.
Kilise 1291 ve 1342 Gürcü Atabekler tarafından onarım
görmüştür. 1930 yılında yıldırım düşmesi sonucu kilisenin yarısı yıkılmıştır.
GAGİK KİLİSESİ
M.S.10 yy’da Kral Gagik Tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde
temel duvarlarından bir kısmı kalmıştır.
Bostanlar deresinin surlara yakın plato üzerinde kurulan
kilise M.S.980 yılında prens Pahlavuni tarafından yaptırılmış. Silindirik bir
yapıya sahip olan kilise sekizgen kubbeli temeli derin
Yüzeyi ayıran birbirine geçmiş ince sütunların desteklediği
6 kenar sütun üzerinde durmaktadır. Bir kapısı bulunan kilisenin apsisinin
bulunmayışından bir aile mezarlığı anısına
Anıt mezar olarak kullanıldığı düşünülür. Kilisenin güney
cephe duvarında oyma tekniği ile yapılmış bir güneş saati dikkat çekicidir.
Sonraki
dönemlerde Selçuklu mimarisinede örnek olmuştur.
1215 yılında Anı’li
bir tüccar olan Tigran Honenst tarafından inşa ettirilmiştir. Haç planı ile
yapılan kilisenin zemin katının iç mekanı dört büyük sütunla kubbeye
bağlanmıştır.
Yarım daire şeklindeki apsis sağ ve solda günah çıkarma
odaları ile çevrilmiştir. Bu kilisenin önemi özellikle iç mekandaki fresklerle
dikkat çeker.
Ermenileri Hıristiyanlığı getiren Aziz Gregory / Krikor
Lusavoriç’in hayatından sahneler sunan zengin freskler vardır.
GENÇ KIZLAR
KİLİSESİ
Arapçay Nehri Vadisinin batı yanında bulunan kilise antik
kente ulaşan kervan yolunun başlangıç noktasına inşa edilmiştir. Mimari yapısı
ve süslemeleri dikkate alındığında
13.yy’ın özelliklerini taşıyan kilise silindirik bir yapıya
sahip olup üzerindeki kubbe çadır görünümündedir. Kilisenin etrafı sur
duvarları ile çevrili olup kervan yoluna bir galeri
İle bağlanmıştır. Üzeri kemer tonozlu olan galerinin önemli
bir kısmı yıkılmıştır.
RAHİBELER
MANASTIRI
Türkiye-Ermenistan sınırının en uç noktasında Arapçay
Nehrinin aktığı derin vadi üzerindeki sarp kayalıklar üzerine kurulan bu
kilisenin yapım tarihi M.Ö.10.yy da yapıldığı tahmin edilmektedir. Bazilika
plana sahip olan manastır özel bir ibadet yeri olduğu sanılmaktadır.
EBU’L MANUÇEHR CAMİİ
1072 Yılında
Ebu’l Menucehr Bey tarafından yaptırılan camii Sivas Divriği Ulu camiden daha
önce yapıldığı için Anadolu’daki ilk Türk cami olma özelliğini taşımaktadır.
Cami iki katlı ve
dikdörtgen planlı olup dört odadan oluşmaktadır. Caminin bu kısmı medrese
olarak kullanılmış medrese üzerindeki birinci kat ise fil ayağı sütun kemerler
ile birbirine bağlanarak iç mekanda geniş kubbeyi taşımaktadır. Kemerler
arasında kalan yıldız motifli süslemeler özellikle dikkat çekicidir. Camiye
bitişik olarak yapılan 99 basamaklı taş minarede
Günümüze kadar ayakta kalmıştır. Caminin tamamı düzgün kesme
tüf taşından yapılmıştır.
SELÇUKLU
KERVANSARAYI
12.yüzyılda kentin merkezine yapılmış, Selçuklu mimarisini
yansıtmaktadır.
1064 yılında Ebu’l Menuçehr Bey tarafından yaptırılmış
olduğu varsayılıyor. Orjinali üç katlı olan binanın üçüncü katı ahşap
olduğundan yıkılmış, günümüze zemin katla bodrum katı
Ulaşmıştır. Sarayın girişini oluşturan portakal kapı
Selçuklu mimarisinin en güzel taş işçiliğini sergileyen taş motiflerden
oluşmuştur. Sarayın bodrum katını oluşturan tonoz kemerli
Bölümleri kışları ambar olarak kullanılmış. L şeklindeki
zemin kat ise asıl saray olarak kullanılmıştır. Büyük bir salon ve etrafına
dağılmış odalardan oluşmuştur.
KÜÇÜK VE BÜYÜK
HAMAM
Selçuklu mimari tarzda yapılan hamam dört eyvan ve dört
halvet odasından oluşmuş, odaların kapı girişleri sivri kemerli olarak
yapılmıştır. Ayrıca eyvanlar beşik tonoz kemerle örtülmüştür.
Hamamın girişinde soyunma odası ve bir ılıklık ve külhan
kısmı varmış. Günümüze de ise sadece
temelleri kalmıştır.
BÜYÜK HAMAM ise M.S.11.yüzyıl sonlarında yapılan hamam kare
planlı olarak inşa edilmiştir. Yapılan kazılarda hamamın halvet, yıkanma
yerleri, ve cehennemlik kısımları ortaya çıkarılmıştır.
M.S.9. yüzyılda iki katlı olarak inşa edilen köprü
Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arapçay nehrinin üzerinde kurulmuş olup,
tarihi ipek yolunun Anadolu’ya ilk giriş alanıdır.
İki katlı olan köprünün zemin katı kervanların geçişi için,
üst katı ise yaya ve askerlerin geçişi için kullanılmıştır.
Günümüze sadece köprünün ayakları kalmıştır.
Günümüze sadece köprünün ayakları kalmıştır.
İÇ KALE
M.S.4.yüzyılda Kafkasları geçerek bölgeye gelen
Bulgar-Valantur boyunun Karsak oymağı tarafından kurulmuştur. Antik kentin
güneybatısında tepe üzerine kurulan iç kale M.S.7. yüzyılda inşa edilen dış
cephe surlarının küçük bölümü ile kale burcu, iki tapınak kalıntısı ve bir
saray kalıntısı mevcuttur.
GÜRCÜ KİLİSESİ
Yapını inşa tarihini veren bir kitabe yoktur, 1218 tarihli
Gürcüce bir ferman yer almaktadır. Günümüzde sadece bir duvarı kalmıştır.
ATEŞGEDE TAPINAĞI
Ani’nin en eski yapısıdır. 4.yüzyılda inşa edildiği
düşünülmüştür. Dair planlı bir mekan içerisine yapılan 4 sütun ve sütun
başlıklarına oturtulan yekpare taştan yapılmış bir ateş yakma
Tablasından oluşmaktadır. Bir Zerdüş Tapınağı olduğu
düşünülen yapının Hristiyanlığın ilk dönemine ait bir eser, 4.veya 5. Yüzyıla
ait açık hava şehitliği olmasıda olasıdır.
Bostanlar deresi volkanik tüf tabakasından oluşmuştur. Mağaraların içerisinde bulunan kuş evleri ve
hayvan barınakları olarak kullanılmış.
KAYNAKLAR
Başta fanatik bir Kars'lı olduğunu düşündüğüm öğretmen arkadaşımız Handan Keskin ÇOK
TEŞEKKÜR ederiz. Kars hakkında veriği tarihi bilgiler, gezilecek yerler, alışveriş yapılması gereken
Yazar CANDAN BADEM---Çarlık yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin 1878-1918
kitabından çok şey öğrendim ve kullandım.Merak edene tavsiye ederim , 40 yıllık dönemde yaşananları veolaylara karışanları neredeyse isim isim yazmış.TEŞEKKÜRLER
T.C Kars Valiliği
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 'den aldığımız kitapçıklarından gerek tarih gerek ise gezilecek yerler konusunda çok yararlandım. Arıca Kars Valiliği resmi sitesinden, Beyaz Tarih İnternet sitesi ve
TarihiNotlar.com siteleri okudum ve kaynak olarak kullandım. TEŞEKKÜRLER
Kars'ı araştırırken ve gezerken çok keyif aldık tekrar tekrar gitmek dileklerimle
sizlere de tavsiye ederiz.
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM :)