Simitçi Tahir Sokak
İstanbul’da Arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolmayı,değişik
değişik dekore edilmiş kafeleri bir arada görmeyi,yemekçiler, kahveciler, kediler,tüm evlerin kapıların farklı oluşu,her yerin çiçeklerle bezenmesi
, pazarın şirinliği, sebzelerin tazeliği, takıların orjinalliği , denizin manzarası, bostanı, kilise ile caminin yan yana olması ve yürürken
merhaba diyen insanların bulunması içimizi ısıtan gülümsemelerin bulunduğu yer
neresi derseniz:Kuzguncuk kesinlikle tek cevap.Gidilmeli
sokaklarında kaybolmalı derim.
Bizim gezimiz sekiz dünya tatlısı arkadaşlarımla
oldu; Kuzguncuk’un havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama biz çocuklar gibi
şendik, derler ya mutluyduk çok mutluyduk Avrupa Yakası'ndan getirdiğimiz
stresleri bıraktık denize. Tavsiye
ederim çok işe yarıyor.
En Klas Sokak |
Kuzguncuk’a Nasıl Gidilir
Kuzguncuk, Beylerbeyi ile Paşalimanı arasında kalan Kuzguncuk'ta;Museviler'den Rumlar'dan Ermeniler'den Osmanlılar'dan kalan kültürel miraslar çok
özenli korunmaya çalışılmış ve başarılan nadide mahallelerimizden biridir.
Ellerinize sağlık mükemmel görüntü |
Gidişimiz çok kolay oldu metrobüsle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü
geçer geçmez indik alt geçitten sahile doğru inerek Üsküdar’a giden minibüse
bindik 10 dakika sonra Kuzguncuk’ta indik. Plan yaptık tarihini biraz anlatmaya başladım fakat
başladığım ile kaldım, Arvavut kaldırımlı sokakları bizi aldı dağıttı kimimiz
pazarda, kimimiz bostanda, kimimiz Perihan ablayı aramada, kimimiz Osmanlıdan
kalan evlerin ve kapılarının peşinde, değişik konseptli yerleri keşfetme
derdindeydik.
Kahveler |
Ortak karar
verdiğimiz tek yer İsmet Baba Balık Restoranı idi,çok doğru tercihti,
balıklarıntadından mı denize nazır oturmamız dan mı bilmiyorum ama... Biz 9 kişi çok çok eğlendik kim kimi dinliyor, kim kimle
konuşuyor belli olmayan keyifli bir yemekti.Bizden başka işletme sahibinin neşeli
grubumuza çay peşinden kahve ikram etmesi bize günün süprizi oldu.Teşekkür ederiz.
Fiyatları da makul ölçüde olan balıkçıya tekrar gitme kararı alındı.
Fiyatları da makul ölçüde olan balıkçıya tekrar gitme kararı alındı.
Balıkçının Çok Özel Müşterisi Var |
Yemekten sonra tekrar sokaklara döndük.Kurşunlu Cami, Ermeni Kilisesi derken Tarihi Ekmek Fırın'dan Kuzguncuk mantarı ve siyez ekmeği aldık. Paşalimanın'da Fethi Ahmet Paşa yalısını ve korusunu bulmak için yola düştük denize, korudan bakmak resim çekmek ,çektirmek ayrı bir keyifti.Geçtiğimiz kafelere kahvaltıya gelelim dedik .Saat 16.00 olmuştu.
İş çıkışı
trafiğine kalmamak için istemeye istemeye Kuzguncuk'tan ayrıldık.
Arkadaşlarımla
geçirdiğim güzel günü anlattıktan sonra
Kuzguncuk’ta yüzyıllardır neler olmuş kimler gelmiş geçmiş, kimler kalıcı
olmuş öğrenelim:
Perihan Abla Sokak |
Kuzguncuk Adı Nereden Geldi
İlk görüş; M.S. (565-578)
Bizans İmparatoru 2.Justions’un yaptırmış olduğu çatısı altın yaldızlı kiremitle
kaplı bir kiliseden geldiği söyleniyor. ”Altın Kiremit” anlamına gelen ismi
“Hrisokermos” denirdi.
İkinci görüş ise; Eskiden
“Kosinitza” adıyla anılan semtin, bu adın zamanla değişerek “Kuzguncuk” olduğu
şeklindedir.
Üçüncü görüş ise Evliya Çelebiye aittir. Fatih Sultan Mehmet
zamanında buraya yerleşmiş olan “Kuzgun Baba” adlı veliden gelmektedir.
Fatih Sultan
Mehmet zamanında İspanya’dan kovulan Yahudilerin Kuzguncuk’a yerleştirildiği Musevilerin,
İstanbul’un Asya bölgesindeki ilk yerleşim bölgesi Kuzguncuk’tur. 17.yy’ da
yazılı kaynaklarda Kuzguncuk’un Musevi köyü olarak adı geçer.
Kuzguncuk’un
Avrupa Musevileri tarafından “Kutsal topraklara varmadan önceki son durak”
olarak kabul edildiği ve herhangi bir nedenle vaat edilmiş topraklara
gidemeyenlerin hiç değil ise Kuzguncuk’a yerleşip orada ölmeyi gömülmeyi
vasiyet ettikleri bilinir. Kuzguncuk’ta geniş bir Musevi mezarlığı bulunur.
17.yy ‘dan beri
Kuzguncuk’ta Musevilerden başka Rumların, daha sonra ise 18.yy’da Ermenilerin
yerleşmeye başlamıştır. Ürayanizade mescidi yapıldıktan sonra Müslümanlar daha
fazla yerleşmiş ve 19.yy ‘da her
sokaktan ayrı dinlere, ayrı dillere, ayrı ibadethanelere sahip çok sesliliğin
sesleri duyulur.
Duyulan çok
seslik hala sokaklarda hissediliyor. Cami ile kilisenin ve Sinagogun yan yana
oluşu insanların sakinliği , doğallığı, kedilerin rahat rahat uyumalarından da farklılık olduğunu hissediyorsunuz.
1865-1866'da çıkan büyük yangın Kuzguncuk'ta büyük tahribatta neden olsa da toparlanmaları
uzun sürmez ,günümüze kadar gelen sıra evler, iki ile dört kat arasında değişmektedir. Bu yapılar ya tamamı ile kagir (taşıyıcı duvarları taş,tuğla, beton gibi malzemelerden yapılmış yapılardır.) ya da kagir zemin kat üzerinde yükselen ahşap üst katlardan oluşmaktadır.
Gezilecek yerleri aramadan
sormadan soruşturmadan karşınıza çıkıyorlar.
Üryanizade Camii
1860 yılında ll.Abdülhamid’in Şeyhülislamlardan Üryanizade Ahmet Esat Efendi tarafından yaptırılmıştır.Tarzının en güzel örnekleri arasında sayılan saçaklı minaresi ile ünlüdür. Aynı zamanda da şirin bir yalıya benzeyen görüntüsü ile de dikkat çekicidir.
Beth Yaakov Sinagogu
Kuzguncuk Musevi Cemaati Vakfı bünyesinde bulunan iki
Sinagog’tan büyük olanıdır. Merkez Sinagog ya da Aşağı Sinagog da denir.
İnşa tarihi tam
belli değildir fakat 1862 yılında tamir için Osmanlı Sultanı tarafından bir '' izin fermanı'' yazıldığından daha eski tarihlerde yapıldığını düşünülür. Tavanın’da
Tevrat’tan esinlenerek yapılmış resimler bulunan Sinagog cuma ve cumartesi açık olup cemaat üyelerinin düğün ve
cenaze merasimlerine hizmet vermektedir.
Geniş havuzlu
bahçesi ve yeşillikler içinde görünümü güzeldir.
Musevi Cemaati yönetim kurulu tarafından her ramazan ayında
iftar yemeği organize ederler. Hahambaşı, ilçe kaymakamı, emniyet mensupları , Kuzguncuk milletvekilleri
,esnafın … iştirakleri ile ramazan ayında birlikte olmanın güzelliklerini
yansıtırlar.
Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi
Burasıda kapalıydı. |
Kuzguncuk iskelesinin karşısında bulunan Kilise, ilk ahşap
kilise Patrik Ispepanos ll. zamanında inşa edilmiştir.
1861 yılında onarım görmüş, Boğas Ağa Şalcıyan tarafından
yeniden inşa edilmiştir.
Mihrabın
önünde yer alan ceviz ağacından yapılma tırabzanların üstünde bulunan çiçek ve
yaprak bezemeleri dönemin saray kerestelerinin tedarikçisi Kalust Ağa Kemhacyan
tarafından yaptırılmıştır. Mirhabın arka kısmında çift katlı ve kubbeli bir çan
kulesi vardır. Kilise’nin iç kısmına 1967’de
bezemeler eklenmiştir. Avluda ise
1910 tarihli çeşme bulunur. Kilise 2005 yılında bir onarım görmüş ve Patrik
Mesrob ll. tarafından kutsanarak tekrar
ibadete açılmıştır.
Kuzguncuk Camii
1952 yılında inşa edilen Kuzguncuk cami, papazın izni ile
Surp Krikor Lusaroviç Ermeni Kilisesi'nin bahçesine yapılmıştır.
İnşattın da birçok gayrimüslim çalışmış ve Papazda cami
inşattın da kullanılmak üzere, o zamanın
parası ile 500 tl Yardımda bulunmuştur. Caminin ve kilisenin kubbelleri eşittir.Bu da hoşgörünün bir simgesidir.
Rum Ortodoks Kilisesi Ayios Panteleimon
Çan Kulesi |
İcadiye Caddesi üzerindeki çan kulesi ile dikkat çeken
kilise, 1872 yılında Nikola Ziko tarafından tasarlanmış yapılmış, 1892 yılında ibadete açılmış. Kilisenin çan kulesi ise 1911
yılında ilave edilmiş.
Sadece Pazar
günleri açıkmış.
Kuzguncuk Bostanı
Bostan 16 bin 445 m2 alanda. İlk tapusu Sultan Reşat
döneminden kalmış. En son Rum İspiro Şore’de
çıkar tapu 1977’de tapu,Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçmiş. Bostanın sahibi
İspiro Şore’nın oğlu İlya’dan dolayı
İlya’nın bostanı olarak da adı geçer.
Fethi Ahmet Paşa Yalısı
Kuzguncuk'ta oturuyorsanız burada bahçe yapabilirsiniz
Fethi Ahmet Paşa Yalısı
Paşalimanın
karşısından koru’ya doğru gidersek Fetih Ahmet Paşa yalısını görebiliriz. ll.Mahmut ve Sultan Abdülmecit dönemlerinde önemli devlet görevlerinde bulunan Fethi Ahmet Paşa aynı zamanda ,Sultan
Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan ile evli olan Fethi Ahmet Paşa haremlik ve Selamlık tan oluşan yalıyı 1840 yılında
inşa ettirmiştir. Yalı’nın iç dekorasyonuna çok özen gösteren Paşa Sultan
Abdülmecid'in de dikkatini çekince ,Dolmabahçe Sarayının iç dekorasyonun düzenlemek Fethi Ahmet Paşa’ya kalmıştır...
Osmanlı
mimarisini yansıtan ahşap yalı Fethi Ahmet Paşa’nın ölümü ile önce damadı Sait
Paşa’nın torun Şevket Mocan’a, sonrasında onun kızlarına kalmış. Günümüzde
ise korusu ile birlikte belediye tarafından kamulaştırılan mekan, halka açık
şekilde belediye işletmesi olarak hizmet veriyor. İ.B.B Fethi Ahmet Paşa Sosyal
Tesisleri olarak.
Fethi Ahmet Paşa Korusuna Çıkarken |
Biz Çarşamba günü gittiğimiz için belki de İstanbul’un en
küçük pazarına denk geldik. Süperdi, doğal sebzeler ile dolu tezgahlar ve
kadınların yaptığı değişik değişik takılar, almadan sohbet edilmeden
geçilemedi. Değerdi…
Gördüğünüz Kadar Pazar |
Kuzguncuk Yazmaları ; Yazmaların kökeni olan kumaş baskı işlerini de ilk kez buraya yerleşen Ermenilerden tüm İstanbul’a yayılmış olduğu söyleniyor.
ONNİK USTA; Dünyanın en ünlü ud yapımcısı sayılan Onnik Usta’nın da Kuzguncuk'ta yaşamış.
AYAZMA GÜNÜ; 27 Temmuz’da Kuzguncuk’ta Ayazma günü
kutlanıyor.
Ayazma Günü; Ortodoks Hıristiyanlarınca kutsal sayılan
kaynak veya pınarlara verilen isim. Kutsal Su , Kutsal Pınar
Yolları
Kuzguncuk’a düşenler den bazıları Uğur Yücel, Heykeltıraş Kuzgun Acar, Ressam
Acar Başkurt ve Türkiye’nin Sevdiği diziler buralarda çekildi. Perihan Abla ve
Ekmek Teknesi. Marko Paşa’nın mezarı
Kuzguncukta imiş gidemedik vakit kalmadı.
Marko
Paşa kimdir,Rum asıllı Osmanlı Doktorudur.1861’de Sultan Abdülaziz Marko Paşa’yı
Hekimbaşı yaptı.1871’de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırlığına atandı.
ll.Abdülhamit döneminde,
Kırımlı Aziz Bey’le Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin (Türkiye Kızılay Derneği) kurucu
üyelerinden oldu.
Marko Paşa çok sabırlı
hastalarını uzun uzun dinleyip tıbbı yönden yardımcı olmak için uğraşırken
ünlenmiştir. Marko Paşa’nın bu ünü halk arasında iyice yayılınca , yakınmayı
dinleyecek olmadığı vurgulamak için söylenen “anlat derdini Marko Paşa’ya”
deyimi ortaya çıktı.
Halkın şikayetlerinin çoğunun ağır ve hantal bürokrasi yüzünden sonuçsuz
kalması, Marko Paşa’nın imajını zedelemiştir. Ve “dert dinler, ama derde deva
olmaz” denirmiş.
Marko Paşa, 1888 tarihinde
Burgaz adasında 74 yaşında ölmüş, Kuzguncuk’ta gömülmüştür.
Çektiğim kapı resimlerini paylaşmak istiyorum beni en çok onlar etkilediler...
Çektiğim kapı resimlerini paylaşmak istiyorum beni en çok onlar etkilediler...
**** 1930 'lu yıllara kadar Dünya Hahambaşının Kuzguncuk'tan seçilirmiş.
İstanbul'un en önemli ve en büyük Musevi mezarlığı kuzguncukta idi.
Kuzguncuk'ta ulaşımın ve ticaretin gelişmesinde 19.yy'nın ikinci yarısında özellikle
Şirket-i Hayriye vapurlarının uğramasının önemli etkisi
olmuştur.
1914'te Kuzguncuk'ta 70 Müslüman, 250 Rum, tepede İcadiye'de kiler de dahil
1600 Ermeni, 400 Yahudi, 4 yabancı uyruklu hane tespit edilmiştir.
1933'te ise başta Yahudiler ,sonra Rum, Türk ve Ermeni olmak üzere
580 hane ve 4000 nüfus vardı.
Değişik kapıların resimleri çekilmeli
ve kaç değişik kapı bulduk
sayılmalı.
1994 itibariyle kuzguncuk nüfusu 4000 kadardır.
Azınlık nüfus yok denecek kadar azdır.
Ana Caddesi İcadiyedir. Kafeler, yemekçiler , pastaneler, kahveciler
yemek yemeyi sevenlerin mola yerleri
Tarihi Kuzguncuk Fırının 'dan Kuzguncuk mantarı-bir tatlı çeşidi-ve Siyez ekmeği alınmalı
ve eve getirmeden yenmeli.
Nail Kitapevin'nin Üst katında kitaplara dokunulmalı,
vakit varsa okunmalı.
Simitçi Tahir sokak'ta resim çekmeli ve çektirmeli.
Üryaniza'de sokak'ta da resim çekmeye ve çektirmeye
devam edilmeli
Deniz kıyısındaki
antikacıya bir şeyler sormalı.
Perihan Abla sokak'ta,Perihan ablanın evini bulmalı
Şevket nerede dururdu .Tartışmalı
Maalesef kapalıydı
İsmet Baba Balıkçısı balık yenmeli derim... Gezerken de yazarken de müthiş keyif aldığım bir yer oldu. SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER :) |
Sevim hanim gezinizden çok memnun kaldık tekrar yapalım lütfen.
YanıtlaSilGezimiz sizlerle güzeldi. Teşekkürler
SilÇok güzel bir geziydi tekrarliyalim en kısa sürede teşekkür ederiz
YanıtlaSilkesinlikle tekrarlayalım,ben teşekkür ederim.
SilGezı ıcın tesekkurler sevım hanım cok keyıflıydı
YanıtlaSilBenim için de keyifliydi Teşekkürler
Sil