3 Ağustos 2023 Perşembe

Published Ağustos 03, 2023 by with 0 comment

SAFRANBOLU




   Birbirinden güzel pencereli ,kapılı Osmanlı evlerinin arasında gezerken han, hamam, camiler, çeşme, türbe, arastalar arasında geçmişin tüm zenginliklerini  farketmemenin imkanı yok




      Bu tarihi zengiliklerinin sebebi;

  Yöreden yetişen Kazasker Cinci Hoca, Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, Kaptan-ı Derya Salih Paşa Osmanlı Sarayı ile yakın ilişkilerin kurulmasını sağlamışlardır. Ünlü Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa da bir dönem Safranbolu’da ikamete etmiş.


     


   *  Safranbolu’ya daha önce yazın gitmiştim çok beğenmiştim fakat şubat’ta gidince ben kalabalıktan buraları rahat rahat gezememişim dedim. Her mevsim ayrı güzel



   *  Konakta kaldık, konak hayatı zor iş; temizlik zor, odalar ses geçiriyor, ısınmak zor…ama çok havalı



*  Çarşı’da para verip tatlı yemeyin bütün esnaf çeşit çeşit aromalı lokum ve Safran kolanyası ikram yapıyor. Tatmadan geçmek olmaz



*  Dönerken safranlı lokum alınmalı. Hediye



*  Kahve müzesin’de Safranlı kahve içmeli. İçmedik demiyelim




*  Herhangi bir Cafe’de Safran’lı çay içmeli. Deprasyona iyi geliyormuş 




    GEZİLECEK YERLERE GEÇMEDEN ÖNCE SAFRABOLU'YA





ADINI VEREN SAFRAN ÇİÇEĞİ


 SAFRAN ÇİÇEĞİ

 

        Safranbolu’ya adını veren “Safran” çok eski çağlardan beri çiçek tepecikleri, baharat ve gıda boyası olarak kullanılan soğanlı bir bitkidir. Çiğdemle yakın akraba olan bu bitkinin (Crocos Savitus) anayurdunun Akdeniz ve İran olduğu sanılmaktadır. Ortalama 20-25 cm.ye kadar boylanabilen safran bitkisi Ağustos Eylül  aylarında soğan  şeklinde ekildikten sonra Ekim ayında huni biçiminde mor çiçekler açar. Çiçeklerin tam ortasında üç parçalı, kırmızımsı turuncu tepecikler  yer  alır.



       Sabah güneş doğmadan toplanıp kurutulan ve baharat olarak kullanılan bu organlar bileşimindeki koyu sarı renkli boyama maddesinden ötürü içine katıldığı yiyeceği sarıya boyar. Çiçekler açtıktan sonra tepecikler tek tek elle toplanıp kömür ateşinin üzerinde bal mumu ile karıştırılarak kurutulur. 




Yaklaşık 10 gram safran elde etmek için 1430 tepecik gereklidir. Bu nedenle pahalı ve değerli bir ürün olan safranın yerini günümüzde başka gıda boyalar almış olmasına rağmen Akdeniz ülkeleri İle İran ve Keşmir’de hala yaygın olarak kullanılmaktadır. En çok balık ve pirinç


yemeklerine, bazı Akdeniz ülkelerinde ise ekmek ve pastacılık ürünlerine katılır. Kentimizde ise safrandan zerde adı verilen pirinçli bir tatlı hazırlanmaktadır. 



Çok eski çağlardan beri İran ve Keşmir’de tarımı yapılan safran yalnızca baharat olarak değil, çeşitli dönemlerde hastalıkları iyileştirici koruyucu bir madde olarak da değer görmüş, hatta renginden ötürü kutsal sayılmıştır. Safranın tanınması ve çeşitli amaçlar için kullanılması 5000 yıl öncesine dayanmaktadır.



    Günümüzde en çok safran üretilen yerlerin başında İspanya, Fransa, Sicilya, İtalya, İran ve Keşmir gelir. 19.yy  ortalarında Osmanlı devletinden Yurt dışına satılan safranın önemli bir bölümü Safranbolu’da üretilmiştir. 



Sarı boya hammaddesinin  elde edildiği safran sentetik boyalar üretilinceye kadar eczacılık ve boya sanayiinde kullanılıyordu. 



Kendi ağırlığının 100.000 katı suyu sarıya boyayabilecek kadar  kuvvetli bir boyama özelliğine sahip olan safran, halen Safranbolu ’nun  Davutobası, Geren ve Aşağı Güney köylerinde üretilmektedir.




GEZİLECEK YERLERİ


Safranbolu'yu tam anlamı ile gezmek dokusunu anlamamız için dolu dolu en az üç gün gerekli derim




 ·       Sokakları


  • ·       Kaymakamlar Müze Evi

  • ·       Saat Kulesi

  • ·       Tarihi Cinci Hanı ve Hamamı

  • ·       Hıdırlık Tepesi 

  • Güneş Saati ve Muvakkithane

  • ·       Tarihi Camiiler

  • ·       Bulak Mencilis Mağarası

  • ·       İncekaya Su Kemeri

  • ·       Yörük Köyü

  • ·       Türk Kahve Müzesi

  • ·       Tabakhane Müzesi

  • ·      KANYONLAR

  • a) Tokalı Kanyonu

  • b)İncekaya Kanyonu

  • c)Düzce (Kirpe) Kanyonu

  • ·       Çikolata Müzesi


  • kristal Teras

  • Yaylalar

  • a)Ulu Yayla

  • b)Sarıçiçek Yaylası

    

 Safranbolu Çevresindeki Bazı Köylerin Merkeze Uzaklıkları 

Yörük Köyü

11 km 

 Davutobası Köyü

20 km

 Üçbölük Köyü

23 km 

 İncekaya Köyü

8 km 

 Hacılarobası Köyü

28 km 

 Düzce Köyü

13 km

 Yazıköy

5 km 




Merkezden minibüsler gitmektedir.

 




SOKAKLAR

       Kültür Bakanlığı tarafından 1976 yılında “Kentsel Sit” olarak koruma altına alınan Safranbolu; 1994 yılında UNESCO tarafından istisnai ve evrensel  kültürel varlıkları bakımından DÜNYA MİRAS LİSTESİNE alınmıştır.




 Koruma altına alındaki eser sayısı yaklaşık 1500’ dür. 90’lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış, terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş, bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış, kaybolmak



üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık kazanmıştır.



Kaymakamlar Müze Evi


      Kaymakamlar Evi 18 ve 19.yüzyıl Türk toplumunun geçmişini, kültürünü ve yaşama biçimi ile teknolojisini  yansıtan Safranbolu Evleri arasında önemli bir örnektir. 19.yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır. 



Sahibi Safranbolu Kışlası kumandanı Hacı Mehmet Efendidir. Hacı Mehmet Efendi’ye yarbay karşılığı olan “Kaim –Makam” denilmesi nedeniyle ailesi; dolayısıyla evleri halk arasında bu isimle söylenegelir olmuştur.




SAAT KULESİ

 Kale üzerinde bulunan saat kulesi, Padişah III. Selim’in Safranbolu’lu olan Sadrazamı İzzetMehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Kare planlıdır, saat zembereksizdir. Saat Kulesi 1990’lı yıllarda restore edilmiş olup günümüzde Kent Tarihi Müzesi bünyesinde gezilebilmektedir.



  TARİHİ CİNCİ HAN 

Cinci hanı Sultan 1.İbrahim’in (17.yy) döneminde Cinci Hoca lakaplı Hüseyin Efendi 



(Kazasker) tarafından yaptırılmıştır. Kesme ve moloz taştan yapılmış olan han iki bölümden oluşmaktadır. Avlunun ortasında bulunan havuz günümüzde mevcuttur.



  İKİ katlı ve 63 odalı Cinci Hanın içinde KAHVE MÜZESİ’ni gezilebilir çeşitli aromalı kahveler değişik değişik  lokumlar ile ikram edilmekte.




Cinci han’ ın giriş kapısı, kilit ve anahtarı demir işçiliğine güzel bir örnektir.




Cinci han’da konaklama yapılabiliniyor.

CİNCİ HAMAMI

Çarşı içinde bulunan hamam 1645 yılında cinci hoca lakaplı Hüseyin Efendi tarafından yaptırılmıştır.



Kadınlar ve erkekler bölümü olan hamam restore edilerek günümüzde kadar kullanıma açık bırakılmıştır.



HIDIRLIK TEPESİ

Safranbolu’ya ilk gelen Türklerin konuşlandığı,  yağmur duası ile Hıdırellez kutlamaları yapmış olduğu önemli bir mekandır. Hali hazırda Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa’nın Türbesi (1845), Hızır (Hıdır) Paşa’nın makamı /mezarı, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın (1955) anıt mezarı ve iki adet namazgah bulunmaktadır.



  TARİHİ CAMİİLER



KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİ



        SafranbolunuKÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİİ KöprülüMehmet Paşa sadrazamolmadan önce bir dönem Safranbolu’da ikamete tabi tutulmuş, sonrasında kendi adıyla bir cami yaptırmış ve bu camii 1661 yılında ibadete açılmıştır. Safranbolu’nun en görkemli ve en büyük camisi olup, kubbesi miğfer şeklindedir. İç süslemeleri ve mimarisi dikkat çekicidir.Avlusunda muvakkithane, şadırvan ve güneş saati vardır.



    Cami tümüyle XVII. yüzyılın özelliklerini belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1970 ve 1990’lı yıllarda iki kez restore edilmiştir.



 İzzet Mehmet Paşa Cami  

 Padişah III. Selim zamanında ve 1794-1798 yılları arasında Sadrazamlığa yükselen Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa da 1796 tarihinde Çarşı içinde bir cami yaptırmıştır.



 Bu cami İstanbul’daki Nuru Osmaniye Camisi’nin adeta küçük bir modelini oluşturur. Tamamen kesme taştan yapılmış olan cami, Fevkani( yükseltilmiş, yüksekte olan anlamındadır. üst katı olan anlamına da gelir) Camiler grubu içinde düşünülebilecek özellikler taşır. 1902-1903-1990 ve 2008 yıllarında onarım gören caminin külliyesi içinde kütüphane, abdesthane, iki çeşme ve vakıf dükkanları yer alır. Cami ve avlusu altından geçen Akçasu deresi üzerine yapılan kemerler üzerine oturmaktadır.



    KAZDAĞLIOĞLU CAMİİ

 

Safranbolu’nun ileri gelenlerinden adı “Kazdağlıoğlu” olarak da bilinen Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Cami, bulunduğu meydana ismini vermiştir. Yapı, emsallerinden farklı olarak taş ve tuğladan yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki yazıtta da caminin 1778 tarihinde Borlu Ayanı, Hacı Halil Mahallesi'nden, Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Taş ve tuğladan, tek kubbeli olarak yapılmış bu yapıda da tromplardan kasnağa, oradan kubbeye geçilmektedir




Ulu Cami (Aya Stefanos Klisesi): .


 Rumlar zamanında 1872 yılında kilise olarak yapılan bu yapının adı Aya Stefanos’dur.

       Safranbolu’nun Kıranköy semtinde Rumlardan kalan ve 1956 yılında camiye çevrilmiş bulunan eski kilise, kentin en önemli mimari eserlerinden biri olarak göze çarpmaktadır. Ulu Cami, kiliseden camiye çevrilmiş gerçek bir sanat eseri olup birçok tamirat geçirmiş olan yapı, 2014 yılı itibariyle de restorasyon çalışmaları sürdürülmektedir.



KAÇAK (LÜTFİYE) CAMİİ

Akçasu Mahallesindedir. Kemerler ile Akçasu deresi üzerine inşa edilmiş olan caminin yapım tarihi 1880’dir.




BULAK MENCİLİS MAĞARASI

Dünya Mağaracılık literatürüne giren mağaralardandır. Bulak mağarası ilçe merkezine 8.5 km uzaklıktadır. Aktif ve fosil bölümlerden oluşan mağaraya iki giriş bulunmaktadır. İlk girişi su çıkışının olduğu ağızdan yapılmaktadır.



     İkinci giriş ise aktif çıkış ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil ağızdan yapılmaktadır. Bütün kollarıyla 6.5 km uzunluğunda olan mağaranın 380 metresi gezilebilmektedir. Mağaraya 150 basamak merdiven ile çıkılmaktadır.

 

  İNCEKAYA SU KEMERİ



Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından Tokatlı Kanyonu üzerine yaptırılan bu eser ilçe merkezine 7.5 km uzaklıktadır. 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli ve 110-220 cm genişliklerinde görkemli bir yapıdır. Su kaynağından ilçeye su getirmek amacıyla yaptırılmıştır.



   YÖRÜK KÖYÜ



Safranbolu’ya 11 km uzaklığındaki Yörük Köyü’ne Kastamonu karayolu üzerinden gidilmektedir. Kültür Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alınmıştır.




 Bu köye Safranbolu’nun küçük bir minyatürü de denilmektedir. 93 adet tescilli eser barındıran Yörük Köyü; camileri, çamaşırhanesi ve görkemli tarihi konakları ile ilçe turizmine önemli hareket ve çeşitlilik getirmektedir. Sipahioğlu Konağı ve Çamaşırhane binası geziye açıktır.


   


KAHVE MÜZESİ

2013 yılında UNESCO tarafından kültürel miras listesine alınan Türk Kahvesinin geçmişten günümüze ulaşan ekipmanlarını,  40 yıllık hatırın asırları aşan hikayesini dinlemek ister misiniz? Mustafa Kemal ATATÜRK’  kahve içtiği fincanı, asırlık değirmenleri, ilk günkü gibi kahve




 kokan dibek ve cezveleri, üstü örtülmüş, saklı kalmış kahve kültürümüze ışık tutan en özel eserleri Safranbolu Türk Kahve Müzesinde görebilirsiniz.


   TABAKHANE MÜZESİ


Safranbolu' da 800 yıllık geçmişe sahip ve 200' e yakın tabakhaneden bugüne ulaşabilmiş, Türkiye' nin ilk ve tek gezi tabakhanesidir.



   
KANYONLAR

Safranbolu'nun doğa turizmi bakımından sahip olduğu bir diğer kaynak ise muhteşem kanyonlarıdır. Safranbolu'da kireç taşı tabakalarının derin bir biçimde yarılması sonucu ortaya çıkan kanyonlar, bölgenin arazi yapısını daha çekici hale getirmiştir. Bu kanyonlardan görülmeye değer olanları; İncekaya Kanyonu, Düzce (Kirpe) Kanyonu, Tokatlı Kanyonu, Sakaralan (Tekekurum) Kanyonu ve Sırçalı Kanyonları'dır.

İncekaya Kanyonu

Bölgenin arazi yapısını ilgi çekici hale getiren kanyonların başında İncekaya Kanyonu gelmektedir. Üzerinde İncekaya Su Kemeri'nin yer aldığı kanyon oldukça dik ve derin yamaçlara sahiptir 



İncekaya Su Kemeri'ndeki köprü sayesinde yaya olarak kanyonun diğer tarafına geçmek de mümkündür. Su kemerinden başlayarak Tarihi Çarşı (Şehir) içine doğru uzanan Tokatlı Kanyonu'nun belli bir bölümü yürüyüş güzergahı olarak düzenlenmiş ve kentin alternatif turizm olanaklarına önemli bir değer katmıştır.



     Düzce (Kirpe) Kanyonu:

 Safranbolu’ya 13 km. uzaklıktaki kanyonun bir girişi Düzce köyünde, diğeri Kozcağız Mahallesi’ndedir. Bu kanyon foto safari ve yaban hayatı koruma alanı olarak düzenlenmiş olmakla beraber bakir bir turizm alanıdır. Uzunluğu yaklaşık11 km. olan Düzce (Kirpe) Kanyonu trekking ve doğa severler bakımından oldukça



elverişlidir. 


    Tokatlı Kanyonu

     Hızar Çayı'nın yatağındaki kireç taşı tabakalarının binlerce yılda aşınması sonucunda oluşmuştur. Safranbolu ilçe hudutları içerisindeki kanyonlardan en ilgi çekici olanıdır.



 Safranbolu'da turizm çeşitliliğini sağlamak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerine Cam Teras yapılmıştır. Tokatlı Kanyonu'nun hem trekking ve doğa severlerin hem de etkileşimli turizm yatırımlarına uygun hale getirilmesi, yörede turizm hareketliliğini çekici hale getirilebilmesi



bakımından kanyonun uygun alanlarında istasyon niteliğinde ziyaretçilere hizmet verebilecek birimlerin plan ve proje uygulamalarının yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.



 Ayrıca tarihi şehir merkezi ile cam teras arasında doğa yürüyüş alanlarının yanı sıra rahat ulaşım imkanı da sağlayabilecek alternatif ulaşım hizmet projelerinin de uygulanması, alanı çekici kılabilir.



    çikolata müzesi


        Karabük’ün Safranbolu ilçesinde 2019 yılında açılan ‘Çikolata Müzesi’ ile kentin turistik ve tarihi yerleri ön plana çıkartılırken, ziyaretçilerde çikolata kültürünün oluşması amaçlanıyor. UNESCO Miras Listesi’nde yer alan Safranbolu ilçesindeki han, hamam, konak ve cami gibi Osmanlı eserlerinin 1/10 ölçeğinde çikolatadan yapılan tarihi yapılar  Çikolata Müzesi’nde sergileniyor. 25 yıl gibi bir süre Belçika’da yaşadıktan sonra memleketi Safranbolu’ya dönen Mesut Kırımlı tarafından inşa edilen müze için 5.5 ton çikolata harcandı.




      KRİSTAL TERAS

        Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde yerden 80 metre yükseklikte ve 11 metre genişliğinde yapılan Kristal Teras (Cam seyir terası), 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Roketatar mermisiyle dahi kırılmayan cam seyir terası, her biri 750 kilogram taşıyabilecek kapasiteye sahip gözenekler, 3 santimetre kalınlığında 3 parça camdan oluşuyor. 



Yaklaşık 400 kişiyi taşıma kapasitesine sahip olan 100 metrekareden oluşan terasta bir seferde sadece 30 bulunabilmekte ve eşsiz Tokatlı Kanyonu manzarasını bizlere sunmaktadır.



YAYLALAR


      . Safranbolu'da dikkat çeken yaylalar arasında Ulu Yayla ve Sarıçiçek Yaylası yer alır.



Ulu Yayla: 


Safranbolu´ya 50 km. uzaklıkta olup Safranbolu-



Ulus ve Eflani İlçelerinin kesiştiği noktada bulunmaktadır. Ulu Yayla, 280 hektarlık yüz ölçümü ve birçok ağaç çeşidi ile birlikte yaban hayvanını da bünyesinde barındıran 7 km. uzunluğunda ormanlık alanla çevrelenmiştir. Ortasında bulunan gölet, içinden yer altı nehrinin geçtiği mağara ve çeşitli sporlara elverişli yamaçları Ulu Yayla´nın çekiciliğini arttırmaktadır. Ahşap malzemeden yapılmış yayla evleri ile ormanla bütünleşmiş olması sonucunda ortaya muhteşem bir mekân oluşturmuştur. Her yıl ağustos ayının ikinci haftasında "Ulu Yayla Şenlikleri" düzenlenmekte olup yayla turizmi açısından yöre ziyaretçilerine sunulmasının uygun olacağı bir mekandır.


Sarıçiçek Yaylası



Safranbolu'da bulunan bir diğer yayla Sarıçiçek Yaylası'dır. İlçe merkezine 8 km mesafededir. Sarıçiçek Yaylası 1700 m yükseklikte olup orman dokusu açısından oldukça zengindir. Burada trekking, atla doğa yürüyüşü, dağ bisikleti ile gezinti ve kamp yapabilme bakımından elverişli durumdadır. Safranbolu'da turizm çeşitlendirmesi kapsamı içerisinde yayla turizmi bakımından değerlendirilmelidir.



SAFRONBOLU TARİHİ

  Anadolu’nun kuzeybatı kesiminde tarihte Paflagonya (Paphlagonia) olarak adlandırılan bölgede bulunan Safranbolu’nun bilinen geçmişini MÖ 3000 yıllarına kadar tarihlendirebilmekteyiz. Kızılırmak ile Filyos ırmağı arasında kalan bu bölgede, Hititler, Firigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve



Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği sürmüştür. Safranbolu Kalesi’nin bugünkü Kent Tarihi Müzesinin ya da eski Hükümet Konağı’nın bulunduğu tepe ise Türklerin kesin egemenliğine Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın oğlu Melik Muhiddin Mesut tarafından 1196 yılında geçmiştir.



       Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türklerle Bizanslılar arasında ve hatta Türk beylikleri ile Osmanlılar arasında da el değiştirmiştir. Safranbolu hakkındaki bu süreci izleyebildiğimiz en eski bilgileri ise arşiv belgeleri ve özellikle de seyyah notlarından öğrenmekteyiz. Örneğin, İbn-i Batuta’nın gezi notları gibi. Batuta, 1332 yılında Anadolu gezisinin Safranbolu ayağında, Safranbolu Kalesi’ndeki misafirlik ve dinlediği Kur’an-ı Kerim dinlencesini gezi notlarına kaydetmiştir. Hatta Candaroğlu “Süleyman padişah”ın oğlu Ali Bey  



ile görüşmesini kısa, ancak bizim için açıklayıcı şekliyle aktarmıştır. Batuta’nın bu notları özellikle, askeri üs olarak kale Safranbolu’sunu Kalealtı yerleşimi ve Cami-i Kebir semtlerini sözlü tasviri nedeniyle çok değerlidir. Gerçekten de 1326 yılına Candaroğlu Süleyman Paşa, Safranbolu’yu hâkimiyeti altına almış ve günümüzde halen daha yerinde görebileceğimiz hamam - medrese, cami gibi Safranbolu’nun ayakata kalabilen en eski dini ve sivil yapılarını kasabaya hediye etmiştir.



       Safranbolu’nun Osmanlılar tarafından ilk olarak alınışı ise muhtemelen 1354 yılında Osmanlı Sultanı Osman Bey’in oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Safranbolu yine Osmanlılar ile Candaroğulları arasında el değiştirmiştir. 1423 yılında Padişah II.Murad zamanında yörede kesin olarak Osmanlı egemenliği sağlanmış ve Safranbolu kaza olarak Bolu sancağına bağlanmıştır. Özetlemek gerekirse Safranbolu, Osmanlı döneminde iki kazadan meydana geliyordu. Birincisi, merkezde bulunan “ Medine-i Taraklı Borlu” (ki burası günümüzdeki tarihi Safranbolu’dur,) diğeri bugünkü Yörük Köyü ismiyle bildiğimiz “Yörükan-ı Taraklı Borlu”dur. 1811’de bu iki sancak kaldırılarak Padişah II. Mahmud döneminde Viranşehir sancağı kuruldu. Bu sancağın merkezi ise Safranbolu’ydu. 



1870 yılında Osmanlı’daki idari yapı yeniden düzenlenmiş, bu çerçevede Safranbolu kaza yapılarak Kastamonu sancağına bağlanmıştır. Aynı yıl içinde belediye kurulmuş ve ilk Belediye Başkanı da Hacı Muhammed Ağa olmuştur.



       Safranbolu, 1927 yılında Zonguldak Vilayeti’ne bağlanmıştır. Safranbolu’ya bağlı bulunan Ulus Bucağı 1945’de, Eflani ve Karabük Bucakları 1953’de Safranbolu’dan ayrılarak ilçe haline getirilmiştir. Ancak 1937 yılında Türkiye’nin ilk ağır demir sanayinin Karabük’te kurulmasıyla  Karabük hızlı bir gelişme göstermiş ve Karabük 1995 yılında Türkiye’nin 78. İli olmuş, Safranbolu da Karabük’e bağlanmıştır.


SAFRONBOLU'YU GEZERKEN ÇOK ÇOK KEYİF ALDIK

SİZLERE DE KEYİFLİ GEZMELER DİLERİM EFEM:)






Read More