12 Eylül 2019 Perşembe

Published Eylül 12, 2019 by with 3 comments

BOZCAADA


Ömrümde bir dönem yaşamak istediğim adayı buldum.Dört mevsiminde sokaklarında olmak,her gün adayı boydan boya yürüyerek turlamak isterim… Rum ve Türk mahallesinde de yaşanmışlıkları veya yarım kalmış hikayeleri dinlemek onları anlamak isterdim.


Yılların yorgunluğunu, çınar altında gelip geçeni seyrederek atmak isterdim. Limanda denize bakmak gelen,giden veya gelmeyen feribotlar hakkında söylenmek isterdim.Ben bu Ada’yı çok çok sevdim..  Her yıl gelip gitmek için bahaneler bulunmalı mesela : caz festivali gibi festivaller, bağ bozumu, yemek tadımları, Arnavut kaldırımları,çiçek bahçesindeki bakımlı evleri, reçelleri... Bunlar için bile tekrar tekrar gelinmeli.



 Bozcazada’ya gitmek için Gökçeada -Çanakkale feribotundan indikten sonra Geyikli'ye doğru yol aldık. Ufak ve şirin bir kasaba olan geyiklide Ata Demirer adına bir park alanı yapılmış. Geyikli, Ata Demirer’e  , Geyiklide çektiği Eyvah Eyvah filmi için şükranlarını sunuyor. Geyikli kasabası ufak olmasına karşın iki defa yemek yediğimiz, iki üç kere aynı sokakları turlayıp eyvah eyvah filminin izlerini aradığımız bir yer oldu.



      Geyikli’de; kızımın internet'ten bulduğu ve beğendiği DOLMUŞ Kampın yolunu tutuk. Fıstık çamlarının altında çadırımızı kurduk.Temiz, rahat, serin, yemekleri güzel, fiyatları makul ölçülerde .…İki gün kalmayı planladığımı  kampta üç gün kaldık. Fıstık çamlarının altında hamakta kitap okumak ve çamların rüzgarla fısıldaşmasını duymak bizi dinlendirdi. Kampın tek sorunu denize girilecek yere biraz uzak olması.  Sorun değil dedik ve tabana kuvvet birazcık yürüdük. Tekrar yolumuzun düşmesi dileklerimle…



      Kamp’tan, Bozcaada ya gidecek ilk feribota binmek için araba ile Geyikli İskelesi'ne geldik, arabayı ara sokakta park edip feribota bindik.



       BOZCAADA’YA GİDİŞ




Çanakkale’nin ilçesi olan Bozcaada, Ege Denizinin Kuzey-doğusunda Çanakkale Boğazının 12 deniz mili güneyinde yer alan adadır. Çanakkale il merkezine 25 mil, Gökçeada’ya 17 mil, Limniye 26 mil, Midilli’ye 27 mil, Geyikli feribot İskelesine 4 mil uzaklıktadır. Çevresi 38 km tutan Bozcaada’nın alanı 36.67 km2 olup, etrafında irili ufaklı 17 adacık (0.93 km2) dahil olmak üzere 37.6 km2 yüzölçümüne sahiptir. Bu adacıkların en büyüğü 800 dönümlük arazisi ile halk arasında Tavşan Adası diye bilinen Mavriya Adasıdır.



Ada İçinde Ulaşım
** Tek toplu ulaşım aracı minibüsler. Bu minibüsler adanın aynı güzergahta olan başlıca plajlarına  ((Ayazma, Sulu Bahçe, Habbele ve Mermer Burnu'na )giderler. Kişi başı 6₺ alıyorlar.


** Ayrıca akşam altı ve altı buçuk arası ise gün batımını izlenmesi için Göztepe'ye kişi başı 10₺'ye götürüyorlar.Adanın en batı ucunda  gün battıktan sonra bekleyen minibüslere binip merkeze geliniyor. Dönüş içinde 10₺ veriliyor.


**Bunun dışındaki seçenekler ise motosiklet, bisiklet, yada taksi  kiralanmaktır.
Tercih sizin . Bence ada'da ulaşım pahalı


   ****   Ada yeryüzü şekilleri bakımından genel olarak alçak ve basık bir yapıdadır. En yüksek noktası 192m ile Göztepedir. Adanın iç kısımları genel olarak büyük düzlüklerden oluşmaktadır. Ada’da 12 burun ve 12 koy ve kuzey kıyılarında kumullar bulunmaktadır.


  *** Köyü olmayan tek ada deniyor. Ada’nın boz olmasının kuzey rüzgarlarının devamlı olması , Bu durum da ağaç yetişmiyor ve nem oranın düşük olması sebebi ile orantılı çok kaliteli üzümlerin yetişmesine olanak sağlıyor. 



 BAĞCILIK
     
   Derler ki bağcılık, adanın tarihi kadar eskidir. Ada’nın 18.500 dönümü (yani 1/3’ü )  bağlarla kaplıdır. Mitolojide adaya ismini veren Tenes, bugünkü poyraz limanı çevresinde yabani asmayı bulmuş ve onu ehlileştirmiştir. Antik dönem Tenedos sikkelerinde de görülen üzüm salkımı bağcılığın geçmişinin ispatıdır. Gerek sofralık üretilen ÇAVUŞ ÜZÜMÜ, gerekse KARASAKIZ ve VASİLAKİ gibi şarapçılık üzüm çeşitleri ile ada, bağcılık sektöründe önemli yer edinmiştir.


    Adalı şarap üreticileri ulusal ve uluslararası düzeyde ki yarışmalardan kazandıkları birçok başarı ödülleri bulunmaktadır.
Adada altı adet şarap fabrikası mevcuttur. Adada gezerken karşınıza çıkıyor, tadım yapabilirsiniz satın alabilirsiniz veya müze gibi gezebilirsiniz..
      Evliya Çelebi seyahatnamesinde , Bozcaada’nın Çavuş üzümünden bahsederken yediğim en lezzetli üzüm demiş.



    İSMİ NEREDEN GELMİŞTİR

 Antik Çağlarda LEUKOPHRYS  denilirmiş, daha sonraları ise Yunan mitolojisine dayanan hikayesi ile TENEDOS denilmiş.


Mitolojiye göre; Bozcaada’nın karşısında Kolonai şehrinin  kralı olan Kyknos’un oğlu Tenes, üvey annesi tarafından kendisine göz dikilmekle şuçlanır. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık, boğazdan geçerek LEUKOPHRYS Adasının sahiline vurmuş. Tenes burada sandıktan çıkmış ve adaya yerleşmiş. Antik çağın coğrafyacısına STRABON’a göre  LEUKOPHRYS Adasının ismi” Tenes’in Adası” anlamına gelen TENEDOS olarak değiştirilmiştir.


    Homeros’un,  İlyada  Destanında Tenedos (Bozcaada) ismi 4 kez, bir kez de odysseia destanında geçer. (Bakınız troya-tenedos:mitoloji adası)
Ada 20 Eylül 1923 Lozan antlaşmasından sonra BOZCAADA adını almıştır. Bozcada ismi neden verildiği açıklanmamıştır. Ada’ya karşıdan bakıldığında boz bir şekilde olduğundan mı yoksa Piri Reis haritasında adanın en yüksek tepesini boz gösterdiğinden mi bilinmiyor.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde,


       Gene Ada’ya uzaktan bakanlar Bohçaya benzediği için de. Bir dönemde adının BOHÇA ada olduğu söylenir.


TARİHİ

Antik Çağlarda Leukophrys, Yunan mitolojisinde ise Tenedos olan Bozcaadanın bilinen ilk sakinleri Akaların bir kolu olduğu ve M.Ö 2000 yıllarında yerleştikleri tahmin edilen PELASG’lar( Pelazziler) dır.


   Akalardan sonra Fenikeliler-Atinalılar—Yunanılar hakim olmuştur. M.Ö. 493  yılında Pers’ler Ada’da hakimiyet kurarlar. M.Ö.334 yılında ise Büyük İskender devri başlamıştır. Daha sonra Bergama Krallığı ve M.Ö.168 Roma hakimiyetine girmiştir. Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra Bizans dönemi başlamıştır.
1203 yılından sonra Bozcaada için Bizans-Ceneviz- Venedikler arasında egemenlik mücadelesi devam etmiştir.


   1455 yılda Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Bu dönemlerde ise Osmanlı---Venedik arasında egemenlik mücadelesi devam etmiştir.
           Bozcaada, Osmanlı döneminde bir kale dizdarı ve kadı tarafından yönetilmiş, 19.yüzyıl sonlarında ise Merkezi Sakız ve Rodos olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaletinin Midilli Sancağına bağlı bir kaymakamlıkla teşkilatlanmıştır. Bu dönemde Ada’da Belediye dairesi bulunmaktadır.


    1912 yılında Balkan savaşı sırasında Yunan donanmasınca işgal edilmiş, Çanakkale savaşları sırasında İngiliz ve Fransız askerleri tarafından üs olarak kullanılmıştır.

ADANIN NÜFUSU VE GÖÇLER

   20 Eylül 1923 tarihinde Lozan Antlaşması sonucu Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmıştır.Bozcaada nüfusu 1831’de yapılan ilk nüfus sayımına göre 439 Türk, 793 Rum sayılmış.


1960' lı yıllara kadar çoğunluğunu koruyan Rum nüfusu. Çeşitli sebeplerden göç etmek zorunda kalmışlar ve  Adanın 2017 yılı nüfus sayımına  göre 2730 kişiden ibarettir. Bunun 1533 erkek, 1197 kadından oluşmaktadır. İlçede 15 Rum asıllı Türk vatandaşı yaşamaktadır. İlçe nüfusu yaz aylarında yazlıkçılar ve turistlerle birlikte 10.000’i bulmaktadır.


Bozcaadaki Rum nüfusu  geçmişi hakkında bilgi ararken değişik ve net bilgilendirici bir makaleye denk geldim biraz uzun ama okumanızı tavsiye ederim .
Rum nüfusu ile bütün detayları içeriyor.


Gezerken yaptığımız hatalar

*** Araştırmalarımızda Bozcaada’ya araba ile gitmek sorun, ana cadde trafiğe kapalı dediler. Bence uzak mesafeler için minibüs ile gitmek yeterli kalmıyor. Tabi ayrıntılı gezmek istiyorsanız.Merkezden biraz uzakta olsa da otoparklara araba bırakabiliyorsunuz.


**** Araba ile gitmeliydik.
**** Feribot  binerken kişi başı 7 ₺ ödedik dönüşe para ödenmiyor.




*** Gittiğimiz yerin sakin şehir olduğunun farkındaydık .  Çok güzel bir yer olduğunun da farkındaydık . Bir gece kalınıp sakin sakin gezmek daha
keyifli olurdu.
***Kalmalıydık.


*** Bisiklet kiralayıp uzak koylara, manastıra gitmeyi daha ucuz ve eğlenceli hale getirebilirdik.

***Adanın en büyülü yerlerinden biri diye bahsedilen manastıra gidip yaşlı çınar ağaçlarının altında otur malıydık.


*** Süt reçelinden denemek için değil daha fazla alabilirdik.

*** Bağ evlerine gidip ,bağlar arasında dolaşmak için izin alabilirdik.


*** 12 koy'u keşfetmek ve yüzmek için zaman ayırmalıydık.

*** Ben değilde kızımın denizin altının güzelliklerini görmesi için tüplü dalış yapmasına zaman ayırmalıydık.


*** Bozcaada kale içinde ki her akşam 21.30 başlayan açık hava sineması da ki filmi seyretmek için
kalmak gerekiyordu.


*** Ağustos ayının üçüncü haftası bağ bozumu festivali yapılıyormuş. Bağlardan kesilen üzümler ada merkezine getirilerek davul zurnayla festival başlıyor. Festival süresince Bozcaada Kalesi sergi, söyleşi ve konserlere ev sahipliği yapıyor.


***Bu tarihte  gidebilirdik.
***26 temmuzda ise Bozcaada'da AYAZMA PANAYIRI kutlanmaktadır.
Azize Paraskevi'ye adanmış ve Aya Paraskevi Manastırında adalı Rumlar tarafından düzenlenen panayıra adalılar ve dünyanın bir çok ülkesinden Rumlar katılmaktadır.


Tüm ada halkının katıldığı panayıra da katılmak iyi olurdu.
Fakat gidiş tarihini baştan ayarlamak gerekiyordu. Maalesef olmadı.
*** Bozcaada her yıl Temmuz ayının ikinci hafta sonunda. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Açık Deniz Yat Yarışlarının 2. etabına ev sahipliği yapmaktadır.


İstanbul'dan başlayan yarışın ilk etabı Bozcaada'da sona ermekte, tüm yarışçılar, organizasyon komitesi, basın ve izleyiciler bir gece adada konaklayıp sabah yarışın ikinci etabına başlamaktadır.
**** Seyredilmeli.


*** Ozanın Günlüğü Etkinliği ; Bozcaada Derneği tarafından düzenlenen Ozanın Günü etkinliğinde,
Bozcaada Kalesinde şiirler ve çeşitli dillerde Homeros'un  İliada ve Odissea'sından bölümler okunmaktadır.
*** Dinlenmeli.


*** Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği ( BOZTİD) tarafından haziranın ilk haftasında düzenlenen festival 2 gün sürmektedir. Festivalde adalılar geçmişten günümüze ada yemeklerini konserler eşliğinde sunmaktadırlar.
***Kesinlikle bu festivale gidilmeli.


*** Evet gezme planı yaparken bu festivalleri dikkate almadık biz atladık . Siz kaçırmayın  derim.
*** Sorun yapmayalım dedik.


*** En son ise 2019 yılında merkezi yukarıdan gören tepeye iki tane yel değirmeni yapılmış,
rüzgar eşliğinde dönüyor. Gitmedik, gidilse iyi olurdu.


*** Bozcaada'ya tekrar tekrar gitmek için çok çok bahanelerimiz var.



       

    

Gezilecek yerler    



    Bence sadece sokaklarında gezmeniz bile yeterli. Yüzyıllar boyunca Rum ve Türk kültürünün birlikte yaşadığı yerleşim yeri olan Bozcaada,tarihin izlerini mimari yapısı ile de göstermekte.Eskiden Türk ve Rum Mahallesi olarak ikiye ayıran bir dere varmış.Günümüzde ise dere yerine Çınar Çarşı Caddesi bulunmakta.


   Alaybey  Mahallesi eski Türk Mahallesi ; Düzensiz bir plana sahip mahalle.Tek katlı taş veya iki katlı cumbalı, alt katları biraz daha yüksek ve dar pencereli evlerden oluşmaktadır. Türk Mahallesinde, cami, hamam, çeşme, namazgah gibi Türk kültürüne özgü yapılar bulunmakta.
       Cumhuriyet Mahallesi ise eski Rum mahallesidir. Sokakları birbirini dik kesen ızgara planlıdır. Pencereleri yüksek, geniş ve genelde kepenklidir. Bazı evler balkonludur. Birçok evin yanında mağaza denilen, binaya bitişik yüksek duvarlı yapılar vardır. Bunlar şarap imalatı ve depo amaçlı kullanılmış. Rum Mahallesinde, kilise ve küçük şapel ve çamaşırhane gibi Rum kültürüne özgü yapılar mevcut.



      Adanın tamamının doğal ve arkeolojik sit alanı olması (29.05.2017); Eski mimari yapının korunmasını sağlayacaktır. Adanın iki mahallesinin tertemiz sokakları ve evlerin pencerelerinden , balkonlarından , bahçelerinde mis gibi kokan rengarenk çiçekler için bile gidilir Bozcaada’ya. Sokaklarını tekrar tekrar arşınlamalı. Arnavut kaldırımlarında gezilmeli. Ayrı ayrı renk ve konsepte şirin mi şirin işletmelerinde oturmalı,gelip geçeni seyretmeli… Fotoğraf çekmeli, çektirmeli…Eve gidince hangi çiçekten ekilecek karar vermeli çünkü kafamızda o kadar fikir oluştu ki o güzelim evleri görünce… Bahçeli ev nasıl alınmalı.. Karar vermeli..


         Bu güzellikler dolu sokaklarda gezerken karşılaştıklarımız:


   BOZCAADA KALESİ


  Feribot Bozcaada’ya yaklaşırken tüm görkemi ile bizi karşılayan ilk kaledir. Ne zaman kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen fakat Venedik, Cenevizler, Bizanslılar ve Osmanlılar yani kimin hakimiyeti varsa Ada üzerinde onarıp kullanmışlardır.


Kalenin, Adayı savunmasında önemi çok fazla olduğundan . Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet esaslı bir şekilde onarılmış. En önemli tamirini 2. Mahmut tarafından 1815 yılında yaptırıldığı taşıdığı kitabelerde belirtilmiştir.


       Cumhuriyet döneminde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1965-1970 yılları arasında ve en son 1996 yılında restore edilerek koruma altına alınmıştır.

KALE


Adanın Kuzeydoğu burnunda yer alan kale, Şehirden yaklaşık 10 metre genişliğinde 250 metre genişliğinde içi su dolu hendek ile ayrılmıştır. Kalenin ana giriş kapısına asma bir kapı ile geçilirmiş.
Bu ana kapının dışında Mendirek ve Deniz Kapısı bulunmaktadır. Günümüze de bu iki kapı kullanılmaktadır.


Kale, dış ve iç kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Dış sur ile iç kale arasındaki şimdi boş görülen alanda iki cephanelik, bir kuyu, iki tabya yeri ve bazı bina temelleri, tören ve eğitim alanları bulunurdu.


        İç kale de iki bölümden oluşmaktadır. Fatih Sultan Mehmet döneminde kale içine bir cami yaptırılmıştır. Bu cami Kanuni Sultan Süleyman zamanında yenilenmiştir. kale içindeki bir diğer caminin varlığını ise 1800’lü yıllardan kalma gravürlerden anlaşılmaktadır.


       Kalenin iç bölümünde Bozcaada ile ilgili tarihi ve etnografik eserlerin sergilendiği sergi mekanı bulunmaktadır. Burada mezar taşları, kitabeler, sütun kaideleri gibi eserler yer almaktadır.
Giriş ücretliydi.3 tl.Bu manzaralar için çok makul.
Kalenin içinde açık hava sinema gösterimi vardı.Sanırım yazın her gün 21.30'da.Dönüş saatimiz geldiğinden izleyemedik. Üzüldük…

   KİMİSİS TEODOKU ORTODOKS RUM KİLİSESİ


Bozcaada’nın hemen her yerinden görülebilen çan kulesine sahip Meryem Ana Kilisesi Rum mahallesinin ortasında bulunmaktadır.


Bizim şansızlığımız ise 1895’te inşa edilerek aynı yıl ibadete açılan kilisenin ön bölümüne 1899’da yapılan 23 metre uzunluğundaki çan kulesi 2015’te Ege denizi açıklarında meydana gelen depremde zarar görür. Onarılmak için yıkılır. Yakın zamanda yerine tekrardan yerleştirileceği söylenmektedir.


     Aynı zamanda Bozcaada’daki Rum Ortodoks cemaatine ait, ibadete açık olan tek kilisedir. Kilisenin içini ancak Pazar sabahları ayin için açıldığında görülmektedir. Maalesef göremedik.
Kilisenin giriş kapısındaki 1869 yazısı inşa tarihini vermekle birlikte, Venedik döneminden kaldığı da rivayetler arasındadır.


    Kilise, Korint düzeninde başlıklar taşıyan beşer sütunun ayırdığı üç nefli mekana sahiptir. Taşların aşınması ile zamanla tahrip olan kule 2007 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından onarılmıştır.
 
ALAYBEY CAMİİ


Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir.1700 yapıldığı tahmin edilmektedir. Harap olan Ali Ağa Camii'nin, Kale kumandanı olan Miralay (albay) Ahmet Ağa tarafından yeniden yaptırıldığı ve adının buradan geldiği tahmin edilmektedir.


Caminin bulduğu mevkiinin  isimde Alaybey Mahallesidir.

    Cami, kırmızı kesme taştan yapılmıştır. Cami girişi kuzey cephedeki beş taş basamakla çıkılan basık kemerli çift kanatlı ahşap kapıdandır. Minaresi beyaz kesme taştan yapılmıştır.


      Caminin içinde mihrap ve pencere üstleri barok tarzda dal motifleriyle süslendirilmiştir. Tavan sade işçilikli ahşaptır. Caminin avlusunda bulunan hazirede (küçük mezarlık) Sultan 1.Abdülhamit dönemi Osmanlı Sadrazamlarından Halil Hamit Paşa’nın kabri bulunmaktadır.
İsimleri belli olan 14 mezar taşı bulunmaktadır. İbadete açıktır.
   
YALI (KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA) CAMİİ

Venedikliler döneminde yıkıldığı tahmin edilen Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından Bozcaada da yaptırılan eserler arasında, paşanın deniz kıyısındaki yalısının yanında kullanılmayacak kadar tahrip edilmiş olan bir cami yeni baştan yaptırılarak vakıf eserlerine dahil edilmiştir. Cami bundan sonra Köprülü Camii diye anılmaya başlanmıştır. Tek minareli caminin , yapılış tarihi 1655 yılı olarak yer almaktadır.


    Günümüzde yalı cami diye anılan, kırma çatılı, kara planlı, kapı ve pencere kenarları ile saçak altı kırmızı kesme taştan yapılmış olup diğer yerler sıvadır. Caminin kuzey-doğu  köşesindeki 62 basamaklı minaresi 1965 yılında yeniden yapılmıştır.

BOZCAADA MÜZESİ

   Bozcaada müzesi; Rum Mahallesinde, Bozcaada Kaymakamlığı’nın 2006 yılında tahsis ettiği tarihi binada kurulmuştur.


    Bozcaada’nın belleği olmak amacındaki müzede, adanın geçmişine tanıklık eden çok sayıda belge ve obje sergilenmektedir. Müzede sergilene koleksiyonların bazıları :eski Bozcaada fotoğrafları ,Osmanlı döneminden kalma obje ve evraklar, Çanakkale Savaşı’nda üs olarak kullanılan


Bozcaada’da yabancıların bıraktığı her türlü malzeme ve belgeler, Bozcaadalı Rum ve Türklerin evlerinde ve iş yerlerinde eşyaları ve hikayeleri, 1925-1965 yılları arası Bozcaadalı esnaflara ait canlandırma köşeleri, doktor, marangoz, duvarcı, terzi, ayakkabıcı, demirci, fıçıcı, küfeci, meyhane, kahveci, denizciler, kaptanlar, süngercilere yönelik objeler, hikayeler, fotoğraflar, bağcılık ve şarapçılıkta kullanılmış çeşitli aletler, belgeler, etiketler, kataloglar, kartpostallar ve ada ile ilgili hatıra eşyalar ve kitaplaştırılmış gerçek hikayeler satılmaktadır.


Giriş Ücretlidir.Yanlış hatırlamıyorsam 10 tlydi. Muhakkak uğranmalı bildik objelere rastlamak çok keyif veriyor.  Uğramadan, gezmeden, kitap almadan dönmeyin. Bir şeyler eksik kalır.



   
     NAMAZGAH ÇEŞMESİ


Sadrazam Öksüz Mehmet Paşa’nın Bozcaada’da yaptırdığı çeşmelerden biridir. Kesme tüf, batı ve kuzey köşeleri moloz taşla örülmüş kare planlı bir sarnıçlı çeşmedir. Kitabesinde 1703 tarihi görülmektedir.



BOZCAADA BAĞ EVLERİ

Şehir merkezi dışında geniş bağların içinde yer alan bu taş evler, Bozcaadalıların yazın bağda çalışırken konakladıkları küçük ve basit yapılardır. Tek katlı veya iki katlı olan bağ evlerinden çatısız tek katlı planlarına dam, iki katlı olanlarına kule denmektedir. Günümüzde restore edilerek daha çok yazlık olarak kullanılan bağ evleri, turizme kazandırılmaktadır.

KIYILAR VE KOYLAR



Ayazma

Adanın en çok bilinen ve dolayısı ile en kalabalık plajı AYAZMA’dır.
Uzun kumsalı ve masmavi denizi oldukça etkileyicidir.


Suyu diğer koylara göre daha soğuk olmasına rağmen , ulaşım kolaylığı ve günü birlik tesis, şezlong ve şemsiye kiralanabildiği için yaz aylarının en kalabalık plajıdır.

Tuzburnu

Tuzburnu Feneri’nin de bulunduğu bu küçük koya, araçla ve yürüyerek ulaşılabilmektedir. Lodoslu havalarda gidilen koylar dandır.


Habbale Koyu

Sulubahçe Koyu’nun yanı başındaki koy, adadaki tesisli ikinci koydur. Sakin ortamı tercihi olanlar için aynı zamanda toplu taşıma olanağı bulunan koylardan biridir. Yiyecek içecek tesisleri, şemsiye ve şezlong kiralanabilmektedir.
Mermer Burnu ve Akvaryum Koyu


Adanın Plaj tesisi olmayan küçük ve bakir koyların dandır. Su altı zenginliklerini görmek isteyenler için adadaki profesyonel dalış noktalarındandır. Değişik tür ve sayıda deniz canlısını ve amfora kalıntılarını görebileceğiniz koylardan.

 Sulubahçe Koyu

 Ayazma ile Habbale arasında yar alan koyda, günübirlik tesisler bulunmamaktadır. Doğal güzelliği, yakınında bulunan çadır kamp alanı ilgi gören sakin ve bakir koylar dandır.
Beylik Koyu

Ayazma Plajı’nın solunda, adanın çok bilinmeyen ve kıyıdan ulaşılamayan koyların dandır. Sakinliği ile doğa tutkunlarının uğrak yeridir.
Çayır Koyu
Adanın kuzeyinde, sahile kadar arabayla ulaşılabilen koy, sakinlik sevenlerin yeridir. Lodos estiğinde adalıların gittiği koydur.


  Polente Feneri ve Rüzgar Gülleri


Ada’nın en yüksek tepesi(195 metre) Göztepe’de bulunan Polente Feneri ve Rüzgar gülleri:
1861 yılında yapılmış olan Polente Feneri, Bozcaada’nın simgelerinden biri. 2000 Yılında Bozcaada’nın en batı ucunda yer alan 17 adet rüzğar gülünün en son kısmında yer alan Polente Feneri, 32 metre yüksekliğine sahip. Işığı ise 15 deniz mili, yani yaklaşık 25 km’ye kadar gidebiliyor.
    Polente Feneri , Bozcaada'da gün batımının en güzel izlendiği yer. Merkezde minibüslerin 18-18.30 gibi yolcu alıp , günü batırdıktan sonra geri getiriyor. Biz gittiğimizde en az 300 kişi vardı.
Düşünsenize 300 kişide aynı gün batımını daha değerli kılmak için farklı eylemler içinde ama herkes ortak olarak  fotoğraf çekiyordu. Tabii ki biz de dahil.


     Kumda oturan , sandalyesini-şarabını-çayını-kolasını-yemeğini getiren mi ,evcil hayvanı ile koşan mı, gelinliği ile gelen, en salaş kıyafeti ile gelen, en şık giyinen mi derseniz. Ama herkes kendi halinden hoşnut görünüyordu.


Türkiye’nin en güzel görüntüsü bu gün batımındaydı derim. Resmen güneşin ışıkları ile şenlenen bir festival gibiydi. Görülmeden dönmemeli..
    Rüzgar Gülleri



2000 yılında kurulan Bozcaada Rüzgar Enerji Santraline ait 17 tane rüzgar türbini adanın en batı ucunda olup ziyarete açıktır. Bozcaada Rüzgar Enerji Santrali, yaklaşık 30.000 kişinin elektrik ihtiyacın karşılayan, Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santralidir.

Aya Paraskevi Ayazması

Bozcaada’nın güney kıyılarında bulunan Rum Ortodoks Cemaatine ait bir manastırdır. Manastır denince aklınıza büyük din görevlilerini inzivaya çekildikleri yer anlamında bir manastır değil.  Evlerinden uzakta iken ibadet yapabilecekleri yer olarak tasarlanmış küçük bir mekan. 8 yaşlı çınar altında bir şapel, iki küçük yapı ve çift oluklu bir çeşmeye sahip mekanın yer yıl 25-26-27 Temmuz günlerinde Ayazma panayırı yapılmaktadır. Maalesef gidemedik.

 Askeri bölge yolu


Eskiden ne olduğu hakkında bilgi bulamadım


Ya eski kale ya da eskinin muhteşem yel değirmeni idi.



  Biz Gezerken çok çok keyif aldık tekrar tekrar gitmek istiyoruz.

SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM :)




     






    
     

   

      

3 yorum: