11 Kasım 2018 Pazar

Published Kasım 11, 2018 by with 6 comments

KUZGUNCUK / İSTANBUL


     
Simitçi Tahir Sokak

     İstanbul’da Arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolmayı,değişik değişik dekore edilmiş kafeleri bir arada görmeyi,yemekçiler, kahveciler, kediler,tüm evlerin kapıların farklı oluşu,her yerin çiçeklerle bezenmesi , pazarın şirinliği, sebzelerin tazeliği, takıların orjinalliği , denizin manzarası, bostanı, kilise ile caminin yan yana olması ve yürürken merhaba diyen insanların bulunması içimizi ısıtan gülümsemelerin bulunduğu yer neresi derseniz:Kuzguncuk kesinlikle tek cevap.Gidilmeli sokaklarında kaybolmalı derim.



      Bizim  gezimiz sekiz dünya tatlısı arkadaşlarımla oldu; Kuzguncuk’un havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama biz çocuklar gibi şendik, derler ya mutluyduk çok mutluyduk Avrupa Yakası'ndan getirdiğimiz stresleri bıraktık denize. Tavsiye ederim çok işe yarıyor.

En Klas Sokak

Kuzguncuk’a Nasıl Gidilir

Kuzguncuk, Beylerbeyi ile Paşalimanı arasında kalan Kuzguncuk'ta;Museviler'den Rumlar'dan Ermeniler'den Osmanlılar'dan kalan kültürel miraslar çok özenli korunmaya çalışılmış ve başarılan nadide mahallelerimizden biridir.
Ellerinize sağlık mükemmel görüntü

Gidişimiz çok kolay oldu metrobüsle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü geçer geçmez indik alt geçitten sahile doğru inerek Üsküdar’a giden minibüse bindik 10 dakika sonra Kuzguncuk’ta indik. Plan yaptık tarihini biraz anlatmaya başladım fakat başladığım ile kaldım, Arvavut kaldırımlı sokakları bizi aldı dağıttı kimimiz pazarda, kimimiz bostanda, kimimiz Perihan ablayı aramada, kimimiz Osmanlıdan kalan evlerin ve kapılarının peşinde, değişik konseptli yerleri keşfetme derdindeydik.

Kahveler

     Ortak karar verdiğimiz tek yer İsmet Baba Balık Restoranı idi,çok doğru tercihti, balıklarıntadından mı denize nazır oturmamız dan mı bilmiyorum ama... Biz 9 kişi  çok çok eğlendik kim kimi dinliyor, kim kimle konuşuyor belli olmayan keyifli bir yemekti.Bizden başka işletme sahibinin neşeli grubumuza çay peşinden kahve ikram etmesi bize günün süprizi oldu.Teşekkür ederiz.


 Fiyatları da makul ölçüde olan balıkçıya tekrar gitme kararı alındı.

Balıkçının Çok Özel Müşterisi Var

    
Yemekten sonra tekrar sokaklara döndük.Kurşunlu Cami, Ermeni Kilisesi derken Tarihi Ekmek Fırın'dan Kuzguncuk mantarı ve siyez ekmeği aldık. Paşalimanın'da Fethi Ahmet Paşa yalısını ve korusunu bulmak için yola düştük denize,  korudan  bakmak resim çekmek ,çektirmek ayrı bir keyifti.Geçtiğimiz kafelere kahvaltıya gelelim dedik .Saat 16.00 olmuştu.
    İş çıkışı trafiğine kalmamak için istemeye istemeye Kuzguncuk'tan ayrıldık.  
Kesinlikle tekrar tekrar geleceğiz…
Güzellik


        Arkadaşlarımla geçirdiğim güzel  günü anlattıktan sonra Kuzguncuk’ta yüzyıllardır neler olmuş kimler gelmiş geçmiş, kimler kalıcı olmuş öğrenelim:

Perihan Abla Sokak

Kuzguncuk Adı Nereden Geldi

     Nereden başlamalı derken Kuzguncuk adı nereden geldiğine dair üç rivayet var.




     İlk görüş; M.S. (565-578) Bizans İmparatoru 2.Justions’un yaptırmış olduğu çatısı altın yaldızlı kiremitle kaplı bir kiliseden geldiği söyleniyor. ”Altın Kiremit” anlamına gelen ismi “Hrisokermos” denirdi.
  İkinci görüş ise; Eskiden “Kosinitza” adıyla anılan semtin, bu adın zamanla değişerek “Kuzguncuk” olduğu şeklindedir.

Üçüncü görüş ise Evliya Çelebiye aittir. Fatih Sultan Mehmet zamanında buraya yerleşmiş olan “Kuzgun Baba” adlı veliden gelmektedir.


        Fatih Sultan Mehmet zamanında İspanya’dan kovulan Yahudilerin Kuzguncuk’a yerleştirildiği Musevilerin, İstanbul’un Asya bölgesindeki ilk yerleşim bölgesi Kuzguncuk’tur.  17.yy’ da  yazılı kaynaklarda Kuzguncuk’un Musevi köyü olarak adı geçer.


       Kuzguncuk’un Avrupa Musevileri tarafından “Kutsal topraklara varmadan önceki son durak” olarak kabul edildiği ve herhangi bir nedenle vaat edilmiş topraklara gidemeyenlerin hiç değil ise Kuzguncuk’a yerleşip orada ölmeyi gömülmeyi vasiyet ettikleri bilinir. Kuzguncuk’ta geniş bir Musevi mezarlığı bulunur.

    17.yy ‘dan beri Kuzguncuk’ta Musevilerden başka Rumların, daha sonra ise 18.yy’da Ermenilerin yerleşmeye başlamıştır. Ürayanizade mescidi yapıldıktan sonra Müslümanlar daha fazla  yerleşmiş ve 19.yy ‘da her sokaktan ayrı dinlere, ayrı dillere, ayrı ibadethanelere sahip çok sesliliğin sesleri duyulur.

      Duyulan çok seslik hala sokaklarda hissediliyor. Cami ile kilisenin ve Sinagogun yan yana oluşu insanların sakinliği , doğallığı, kedilerin rahat rahat uyumalarından da farklılık  olduğunu hissediyorsunuz.

     1865-1866'da çıkan büyük yangın Kuzguncuk'ta büyük tahribatta neden olsa da toparlanmaları
uzun sürmez ,günümüze kadar gelen sıra evler, iki ile dört kat arasında değişmektedir. Bu yapılar ya tamamı ile kagir (taşıyıcı duvarları taş,tuğla, beton gibi malzemelerden yapılmış yapılardır.) ya da kagir zemin kat üzerinde yükselen ahşap üst katlardan oluşmaktadır.


   Gezilecek yerleri aramadan sormadan soruşturmadan karşınıza çıkıyorlar.

Üryanizade Camii

1860 yılında ll.Abdülhamid’in Şeyhülislamlardan Üryanizade Ahmet Esat Efendi tarafından yaptırılmıştır.Tarzının en güzel örnekleri arasında sayılan saçaklı minaresi ile ünlüdür. Aynı zamanda da şirin bir yalıya benzeyen görüntüsü ile de dikkat çekicidir.

    Beth Yaakov Sinagogu


Kuzguncuk Musevi Cemaati Vakfı bünyesinde bulunan iki Sinagog’tan büyük olanıdır. Merkez Sinagog ya da Aşağı Sinagog da denir.
      İnşa tarihi tam belli değildir fakat 1862 yılında tamir için Osmanlı Sultanı tarafından bir '' izin fermanı'' yazıldığından daha eski tarihlerde yapıldığını düşünülür. Tavanın’da Tevrat’tan esinlenerek yapılmış resimler bulunan Sinagog cuma ve cumartesi açık olup cemaat üyelerinin düğün ve cenaze merasimlerine hizmet vermektedir.
    Geniş havuzlu bahçesi ve yeşillikler içinde görünümü güzeldir.
Musevi Cemaati yönetim kurulu tarafından her ramazan ayında iftar yemeği organize ederler. Hahambaşı, ilçe kaymakamı, emniyet  mensupları , Kuzguncuk milletvekilleri ,esnafın … iştirakleri ile ramazan ayında birlikte olmanın güzelliklerini yansıtırlar.

Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi

Burasıda kapalıydı.

Kuzguncuk iskelesinin karşısında bulunan Kilise, ilk ahşap kilise Patrik Ispepanos ll. zamanında inşa edilmiştir.
1861 yılında onarım görmüş, Boğas Ağa Şalcıyan tarafından yeniden inşa edilmiştir.
        Mihrabın önünde yer alan ceviz ağacından yapılma tırabzanların üstünde bulunan çiçek ve yaprak bezemeleri dönemin saray kerestelerinin tedarikçisi Kalust Ağa Kemhacyan tarafından yaptırılmıştır. Mirhabın arka kısmında çift katlı ve kubbeli bir çan kulesi vardır. Kilise’nin iç kısmına 1967’de  bezemeler eklenmiştir.  Avluda ise 1910 tarihli çeşme bulunur. Kilise 2005 yılında bir onarım görmüş ve Patrik Mesrob  ll. tarafından kutsanarak tekrar ibadete açılmıştır.

Kuzguncuk Camii



1952 yılında inşa edilen Kuzguncuk cami, papazın izni ile Surp Krikor Lusaroviç Ermeni Kilisesi'nin bahçesine yapılmıştır.
  İnşattın da birçok gayrimüslim çalışmış ve Papazda cami inşattın da kullanılmak üzere,  o zamanın parası ile 500 tl Yardımda bulunmuştur. Caminin ve kilisenin kubbelleri eşittir.Bu da hoşgörünün bir simgesidir.

       Rum Ortodoks Kilisesi Ayios Panteleimon

Çan Kulesi


İcadiye Caddesi üzerindeki çan kulesi ile dikkat çeken kilise, 1872 yılında Nikola Ziko tarafından tasarlanmış yapılmış, 1892 yılında ibadete açılmış. Kilisenin çan kulesi ise 1911 yılında ilave edilmiş.


    Sadece Pazar günleri açıkmış.

Kuzguncuk Bostanı


Bostan 16 bin 445 m2 alanda. İlk tapusu Sultan Reşat döneminden kalmış. En son Rum İspiro  Şore’de çıkar tapu 1977’de tapu,Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçmiş. Bostanın sahibi İspiro  Şore’nın oğlu İlya’dan dolayı İlya’nın bostanı olarak da adı geçer.

Kuzguncuk'ta oturuyorsanız burada bahçe yapabilirsiniz

Bostan'da çocuklar için oyun alanları büyükler için dinlenme alanları var.
İstanbul'un sayılı bostanların'dan biri olan Kuzguncuk bostanın da vakit geçirmek keyifli idi.
Kim bilir ekip biçmek bir şeylerin yetiştiğini görmek herhalde paha biçilmez bir değer de olmalı.
Aynı zamanda Bostan'da hafta içi iki gün eskilerden film gösterimleri oluyor.Taburesi olan herkesi çağırıyorlar.Bunların detaylarına Facebookta Kuzguncuk Belediyesi sayfasına bakabilirsiniz.

Fethi Ahmet Paşa Yalısı

      Paşalimanın karşısından koru’ya doğru gidersek Fetih Ahmet Paşa yalısını görebiliriz. ll.Mahmut ve Sultan Abdülmecit dönemlerinde önemli devlet görevlerinde bulunan Fethi Ahmet Paşa aynı zamanda ,Sultan Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan ile evli olan Fethi Ahmet Paşa haremlik ve Selamlık tan oluşan yalıyı 1840 yılında inşa ettirmiştir. Yalı’nın iç dekorasyonuna  çok özen gösteren Paşa Sultan Abdülmecid'in de dikkatini çekince ,Dolmabahçe Sarayının iç dekorasyonun düzenlemek Fethi Ahmet Paşa’ya kalmıştır...

            Osmanlı mimarisini yansıtan ahşap yalı Fethi Ahmet Paşa’nın ölümü ile önce damadı Sait Paşa’nın torun  Şevket Mocan’a,  sonrasında onun kızlarına kalmış. Günümüzde ise korusu ile birlikte belediye tarafından kamulaştırılan mekan, halka açık şekilde belediye işletmesi olarak hizmet veriyor. İ.B.B Fethi Ahmet Paşa Sosyal Tesisleri olarak.

Fethi Ahmet Paşa Korusuna Çıkarken

 Gidilmeli, denize karşı oturup çay içmeli.

Koru Yolu

Biz Çarşamba günü gittiğimiz için belki de İstanbul’un en küçük pazarına denk geldik. Süperdi, doğal sebzeler ile dolu tezgahlar ve kadınların yaptığı değişik değişik takılar, almadan sohbet edilmeden geçilemedi. Değerdi…
Gördüğünüz Kadar Pazar

   Kuzguncuk Yazmaları ; Yazmaların kökeni olan kumaş baskı işlerini de ilk kez buraya yerleşen Ermenilerden tüm İstanbul’a yayılmış olduğu söyleniyor.


ONNİK USTA; Dünyanın en ünlü ud yapımcısı sayılan Onnik Usta’nın da Kuzguncuk'ta yaşamış.

AYAZMA GÜNÜ; 27 Temmuz’da Kuzguncuk’ta Ayazma günü kutlanıyor.
Ayazma Günü; Ortodoks Hıristiyanlarınca kutsal sayılan kaynak veya pınarlara verilen isim. Kutsal Su , Kutsal Pınar
Rahmetli Can Yücel ve Nazım Hikmet’in Kuzguncuk’ta zaman geçirmeyi severlermiş.



          Yolları Kuzguncuk’a düşenler den bazıları Uğur Yücel, Heykeltıraş Kuzgun Acar, Ressam Acar Başkurt ve Türkiye’nin Sevdiği diziler buralarda çekildi. Perihan Abla ve Ekmek Teknesi.  Marko Paşa’nın mezarı Kuzguncukta imiş gidemedik vakit kalmadı.


Tekrar tekrar gelmek için bahanemiz oldu.


Marko Paşa kimdir,Rum asıllı Osmanlı Doktorudur.1861’de Sultan Abdülaziz Marko Paşa’yı Hekimbaşı yaptı.1871’de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırlığına atandı.
         ll.Abdülhamit döneminde, Kırımlı Aziz Bey’le Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin (Türkiye Kızılay Derneği) kurucu üyelerinden oldu.
          Marko Paşa çok sabırlı hastalarını uzun uzun dinleyip tıbbı yönden yardımcı olmak için uğraşırken ünlenmiştir. Marko Paşa’nın bu ünü halk arasında iyice yayılınca , yakınmayı dinleyecek olmadığı vurgulamak için söylenen “anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimi ortaya çıktı.
Halkın şikayetlerinin çoğunun ağır ve hantal bürokrasi yüzünden sonuçsuz kalması, Marko Paşa’nın imajını zedelemiştir. Ve “dert dinler, ama derde deva olmaz” denirmiş.
      Marko Paşa, 1888 tarihinde Burgaz adasında 74 yaşında ölmüş, Kuzguncuk’ta gömülmüştür.
       

             Çektiğim kapı resimlerini paylaşmak istiyorum beni en çok onlar etkilediler...



**** 1930 'lu yıllara kadar Dünya Hahambaşının Kuzguncuk'tan seçilirmiş.


İstanbul'un en önemli ve en büyük Musevi mezarlığı kuzguncukta idi.


Kuzguncuk'ta ulaşımın ve ticaretin gelişmesinde 19.yy'nın ikinci yarısında özellikle
 Şirket-i Hayriye  vapurlarının uğramasının önemli etkisi
olmuştur.


1914'te Kuzguncuk'ta 70 Müslüman, 250 Rum, tepede İcadiye'de kiler de dahil 
1600 Ermeni, 400 Yahudi, 4 yabancı uyruklu hane tespit edilmiştir.


1933'te ise başta Yahudiler ,sonra Rum, Türk ve Ermeni olmak üzere
580 hane ve 4000 nüfus vardı.

Değişik kapıların resimleri çekilmeli
ve kaç değişik kapı bulduk
 sayılmalı.

1994 itibariyle kuzguncuk nüfusu 4000 kadardır.
Azınlık nüfus yok denecek kadar azdır.

Ana Caddesi İcadiyedir. Kafeler, yemekçiler , pastaneler, kahveciler
yemek yemeyi sevenlerin mola yerleri

Tarihi Kuzguncuk Fırının 'dan Kuzguncuk mantarı-bir tatlı çeşidi-ve Siyez ekmeği alınmalı
ve eve getirmeden yenmeli.

Nail Kitapevin'nin Üst katında kitaplara dokunulmalı,
vakit varsa okunmalı.


Simitçi Tahir sokak'ta resim çekmeli ve çektirmeli.


Üryaniza'de sokak'ta da resim çekmeye ve çektirmeye
 devam edilmeli

Deniz kıyısındaki
antikacıya bir şeyler sormalı.

Perihan Abla sokak'ta,Perihan ablanın evini bulmalı
Şevket nerede dururdu .Tartışmalı

Maalesef kapalıydı


İsmet Baba Balıkçısı balık yenmeli derim...

Gezerken de yazarken de müthiş keyif aldığım bir yer oldu.

SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER :)












   
    
      







   



      

     



   

      



   




     
       

   

      

6 yorum:

  1. Sevim hanim gezinizden çok memnun kaldık tekrar yapalım lütfen.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir geziydi tekrarliyalim en kısa sürede teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle tekrarlayalım,ben teşekkür ederim.

      Sil
  3. Gezı ıcın tesekkurler sevım hanım cok keyıflıydı

    YanıtlaSil